Başka bir bağımsız devlet olsaydı efendim, müzakereye zorlardım ama K.D.H.C... | Open Subtitles | لو كانت سيدى دولة ذات سيادة كنت اقترح التفاوض ولكن الدى بى ار كى |
Fakat müzakereye gelirken beklenmedik bir tehdide karşı korunmak için 500 atlı araba daha yakın civarda bekliyor. | Open Subtitles | ولكن للحفاظ على التفاوض من أية تهديدات غير متوقعة هناك خمسمائة عربة تنتظر قريبا من هنا |
Maaşın adaletle ilgisi yok. müzakereye ne kadar güçlü girebildiğinle alakalı. | Open Subtitles | لا علاقة للرواتب بالعدالة بل بما يمكنكَ مزايدته عند التفاوض |
Bu sebepten dolayı, bayanlar ve baylar, sizleri buraya bu şeffaf olmayan gizli güçleri basılı olarak ayıplayıp dürüst bir müzakereye geçilmesine teşvik etmek, onlardan önde durmalarını ve kiracılarının yaşamlarını umursamalarını istemek için davet ettim. | Open Subtitles | هنالك سبب أيها السيدات والسادة لدعوتي إياكم اليوم لحث هذه القوى الخفية للتفاوض بحسن نية |
Bu sayede, Brand'in eşi Hansi, etkin bir Yahudi olan Rudolf Kasztner ile birlikte Almanların müttefiklerle müzakereye hazır olduğunu gösterecek bir jest yapması için Adolf Eichmann'a defalarca yalvardılar. | Open Subtitles | "لذلك "هانسى" زوجة "براند "سوية مع "رودولف كازستنر الناشط اليهودي الآخر كانا قادرين على التذرّع "مرارا وتكرارا مع بادرة "أدولف آيشمـان التى ستـُبين أن النازيون كانوا مُستعدين للتفاوض مع الحلفاء |
Bu konu müzakereye açık değil. | Open Subtitles | ليس هذا مطروح للمناقشة |
Burayı vurarak Amerika'yı müzakereye zorlayabiliriz. | Open Subtitles | -وبضرب أمريكا هناك يمكننا أن نجبرها على التفاوض |
- Örgütü'nden beni dinleyen varsa şehrin hâlâ müzakereye oturmaya istekli olduğunu size bildiriyorum. | Open Subtitles | منظمة الاستماع، أنا أحثكم فقط المدينة ما تزال عازمة على التفاوض... |
müzakereye açık olduklarını söylediğini duydunuz. | Open Subtitles | لقد سمعته يقول أنه منفتح على التفاوض |
Komiser Yardımcısı, En azından müzakereye girişmek için bir şans istiyoruz. | Open Subtitles | نريد فرصة لمحاولة التفاوض على الأقل |
Eğer Sophia'yı iyi niyetle bizimle müzakereye ikna edersen, iddialarımızdan vazgeçeriz. | Open Subtitles | أذا استطعت أقناع (صوفيا) في التفاوض معنا بحسن نية كل هذا سيختفي |
Her zaman müzakereye hazır olduğunu görmek güzel. | Open Subtitles | انه من الجيد ان اراك دائما جاهز للتفاوض |
Başkan'a son çare olarak seni İran'a, bu gazetecilerin hayatları için müzakereye göndermesini teklif etmek istiyorum. | Open Subtitles | أود أن أقترح على الرئيس " أن يرسلك إلى " إيران كآخر جهد للتفاوض للصحفيين |
Eşi Harbor'dan aradı ama müzakereye hazır olduğunu sanmam. | Open Subtitles | زوجتهُإتصلتمن مستشفى"هاربور" ولكنني لا أعتقد بأنّهُ مستعد للتفاوض |
- Mükemmel müzakereye giden yol da... | Open Subtitles | والمفتاح للمناقشة الأمثل.. |