"mısır ve" - Translation from Turkish to Arabic

    • والذرة
        
    • والفشار
        
    • مصر و
        
    • فشاراً وحلوى
        
    • الذرة و
        
    "Atıştırmalıklar"ın tüm kalorileri, endüstriyel ekinlerden yani buğday, mısır ve soyadan geliyor. Open Subtitles كل هذه الوجبات والسعرات الحرارية نوعية السياسات الزارعية هنا من القمح والذرة
    Bu çoğunlukla pirinç, mısır ve tahıla bağlı olacağımız alanlar. TED هذه المناطق التي سوف نعتمد عليها غالباً في الأرز والذرة والقمح.
    Jocelyn yanımda çıldırıyordu, ben de patlamış mısır ve yer fıstığını götürüyordum ve sonra Yaratık birden John Hurt'ün içinden fırladı. Open Subtitles أحمل الفول السوداني والفشار وبعدها يخرج كائن فضائي من جرح جون
    İçecekler, mısır ve şeker için yeter sanırım. Open Subtitles ما يكفي للمشروبات، والفشار والحلويات
    Burası mısır ve İsrail topraklarını birbirinden ayıran sınırdır Open Subtitles هذه هى الحدود التى تقع بين البلدين " مصر " و " إسرائيل"
    Bana patlamış mısır ve Red Hots aldı, karanlıkta oturup filmlerimizi izledik. Open Subtitles واشترى لي فشاراً وحلوى "ريد هوتس"، وجلسنا في الظلام وشاهدنا الفيلمين.
    Nasıl bir pislik herif müşterilerine patlamış mısır ve kavurma yedirip... dişlerinin arasında kalan parçaları çıkarmaları için bir çözüm sunmaz. Open Subtitles أي نوع من الحقيرين يقدم الذرة و اللحم و لا يقدم لزبائنه وسيلة لإزالتها من أسنانهم
    "Patlamış mısır ve fıstık yağıyor. " Open Subtitles والذرة الصفراء والفستق ينهمران من الجمهور
    "Patlamış mısır ve fıstık yağıyor. " Open Subtitles والذرة الصفراء والفستق ينهمران من الجمهور
    Kabak, domates, mısır ve kuru fasulye. Open Subtitles بَعْض السكواتش والطماطم والذرة والفاصولية الكبيرة
    Domuz eti ve tatlı patates kremalı mısır ve domatesli bamya. Open Subtitles لحم الخنزير ، البطاطا الحلوة ، والذرة بالكريمة وبقايا البامية مع الطماطم.
    Bütün gece uğraşıp çok güzel mısır ve elmalı çörekler yapmıştı. Open Subtitles صنع فطيرة بالتفاح والذرة لذيذة ليدخل بها كطبق رئيسي الليلة...
    Yulaf, mısır ve buğday yeriz. Kahvaltıyı çok severiz biz. Open Subtitles #إنها بالشوفان والذرة والدقيق#
    Şey, patlamış mısır ve filmleri sevmediğimden değil... Open Subtitles ليس لأنني لا أحب الأفلام والفشار
    CIA, İsrail, mısır ve Pakistan'ın birlikte hareketiyle ve sessizce yapılabilir. Open Subtitles سيتم بواسطة وكالة المخابرات المركزية و"إسرائيل" و(مصر) و(باكستان) وسيتم بشكل هادئ
    Sayın Başbakan, karantina uygulanan mısır ve birkaç ülkede daha, ...gençlerin interneti, youtube'u kullandığı görüldü. Open Subtitles رئيس الوزراء، رأيت في عدة دول كـ"مصر" و دول اخرى في العزل.. أن شبابها يستخدمون الانترنت، اليوتيوب.
    Bana patlamış mısır ve Red Hots aldı, karanlıkta oturup filmlerimizi izledik. Open Subtitles واشترى لي فشاراً وحلوى "ريد هوتس"، وجلسنا في الظلام وشاهدنا الفيلمين.
    Eminim mısır ve soya üretiminde, eyalette lider olduğumuzu biliyorsunuzdur efendim. Open Subtitles أنا واثق سيدي أنك تعلم أننا نتقدم الولايات في إنتاج الذرة و بذور الصويا
    Kurutulmuş et, mısır ve kola. Open Subtitles لحم البقر, رقائق الذرة . و مياه غازية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more