Daha da önemlisi, biz veya mağdurlar, adeta terör örgütlerine karşı hortlayan bir hayalet haline geldik. | TED | أصبحنا، أو الأهم، أصبح أولئك الضحايا أشباح تتلبس التنظيم الإرهابي. |
Ne var ki, bu kolay bir yol değildir. Bombadan sonra, mağdurlar bu sürecin içinde olmazlar. | TED | لكنه طريق ليس بسهل، بعد التفجير الضحايا لن يكون لهم نيه في ذلك |
Bazı mağdurlar, Yezidilerden çok daha kötü sonuçlar yaşadı. | TED | بعض الضحايا تمت معاملتهن بشكل أسوأ من اليزيديات. |
mağdurlar saldırganlar oldu, seyirciler bile kötülüğün tarafına geçtiler. | Open Subtitles | الضحايا يهاجمون ، حتى لو ذهب المشاهدون لجانب الشر |
mağdurlar saldırganlar oldu, seyirciler bile kötülüğün tarafına geçtiler. | Open Subtitles | الضحايا يهاجمون ، حتى لو ذهب المشاهدون لجانب الشر |
Bu umursamazlık gerektirir. mağdurlar umursamazmıydı? Sen değil | Open Subtitles | مـما يـعني بأنك طائش، لكن أليس الضحايا هم الطائشون، وليس أنـت؟ |
Her neyse, demek istediğim bazı mağdurlar 2 şüpheli olduğundan bahsetmiş: Bir genç, bir yaşlı. | Open Subtitles | على أي ما أقصده قول بعض الضحايا أنّ ثمة ظنينين، واحد عجوز والآخر شاب |
Katillerin de mağdurlar gibi göründüğünü bilecek kadar çok cinayet davası ile uğraştık. | Open Subtitles | كلانا تعامل مع قدر كاف من المجرمين ليعلم انا القتلة يبدون بنفس شاكلة الضحايا |
mağdurlar muhtemelen onlara şantaj yapanı bilmiyorlardı. | Open Subtitles | على الأرجح أنّ الضحايا لا يعرفون حتى من كان يبتزهم. |
Sağ olun mağdurlar. | Open Subtitles | أتمنى لك التوفيق , شكراً لكم إيها الضحايا |
mağdurlar, saldırganlar İspanyolca konuşuyordu, dedi. | Open Subtitles | قالت الضحايا إن المهاجمين كانوا يتحدثون الإسبانية. |
Saldırı sırasında mağdurlar genellikle dillerini ısırırlar. | Open Subtitles | عادة يقوم الضحايا بعض ألسنتهم أثناء الاعتداء |
Mağdurlara Af Komisyonu Liderleriyle olan toplantılara katılma fırsatı verildi ve mağdurlar, komisyonun onları görmezden gelip savaş suçlularının yeniden yerleşimini kolaylaştırması nedeniyle yaşadıkları büyük haksızlığı ifade etme şansı elde ettiler. | TED | طرح الضحايا فكرة الجلوس على طاولة النقاش مع قادة لجنة العفو، وأعربوا عن الظلم الكبير الذي تعرضوا له عندما تجاهلتهم اللجنة، وقامت بتسهيل إعادة توطين مرتكبي الحرب. |
Mağdurlarla ilgilenmiyoruz ve onlara olanak sağlamıyoruz, ve aslında benim belirtmeye çalıştığım şey şu ki; mağdurlar, daha fazla terörizme karşı bizim en iyi silahımızdır. | TED | نحن لا نعتني بضحايانا، ولا نمكنهم من ذلك، وما سأقوم بتوضيحه في الواقع هو أن الضحايا هم أفضل سلاح نستطيع من خلاله مواجهة الارهاب. |
Her geçen gün mağdurlar artıyor. | TED | ويزداد عدد الضحايا أكثر فأكثر |
Bu mağdurlar tahayyül edilemez bir acıyı deneyimlediler. | TED | عاش هؤلاء الضحايا ألمًا لا يمكن تخيله. |
- Pardon. - Hâlbuki onlar gerçek mağdurlar. | Open Subtitles | ـ هؤلاء هم الضحايا الحقيقيون ـ المعذرة |
Kesinlikle mağdurlar... hayır,kalplerinin derinliklerindeki saf mükemmelik... | Open Subtitles | ...الضحايا بالتأكيد... لا ، كل من في الصف في أعماق قلوبهم |
Kesinlikle mağdurlar... hayır,kalplerinin derinliklerindeki saf mükemmelik... | Open Subtitles | ...الضحايا بالتأكيد... لا ، كل من في الصف في أعماق قلوبهم |
Ann Coulter'dan "Suçlu Liberal mağdurlar Ve Onların Amerika'ya Saldırışları" mı? | Open Subtitles | "مذنب ليبرالي'الضحايا'وهناك الهجوم على امريكا" كتب بواسطة آنا كولتر؟ |