| mahvolmuş bir aileyi boş beklentiler içine sürüklüyorsun. Daha fazla acı çektirme. Bırak gitsin. | Open Subtitles | أنت تمنح عائلة محطمة أمل كاذب لا تعذبهم |
| Aynı zamanda üzücüydü de. Ayaklarımız mahvolmuş ve çok yıpranmıştık. | Open Subtitles | وكان أمر محزن أقدامنا كانت مدمرة ونحن كنا هزلين للغاية |
| Patatesler mahvolmuş! Patatesler mahvolmuş! Patatesler mahvolmuş! | Open Subtitles | البطاطا فسدت البطاطا فسدت البطاطا فسدت |
| Ailem mahvolmuş durumda ve biricik kızımın ölümünden sorumlu olan da Missy. | Open Subtitles | لقد تدمرت عائلتي والمذنبة ميسي في موت طفلتي الصغيره |
| Almanlar ilerledikçe yarı mahvolmuş bir dünyaya girdiler. | Open Subtitles | مع تقدم الألمان فقد دخلوا لعالم نصف مدمر |
| Koridorda kırık bir sehpa var, ses sistemi mahvolmuş ve avize çiçeğinin üzerinde kusmuk var. | Open Subtitles | ثمّة طاولة قهوة مكسورة في الردهة، نظام مكبر الصوت معطل بأسره، وثمة قيء على نبات اليكة. |
| Hiç "mahvolmuş kadın" deyimini duydun mu? | Open Subtitles | هل سمعت من قبل عن تعبير "امرأة مُدمرة"؟ |
| Yasaların mahvolmuş insanlar için bir faydası yok. | Open Subtitles | لا يساعد القانون الذين فسد أمرهم |
| mahvolmuş bir kızı alıp, daha da mahvolmuş bir kadın yaptın. | Open Subtitles | أخذتِ فتاةٌ عابثة،وجعلتيها امرأةٌ محطمة |
| Telsiz ve uydu telefonu mahvolmuş. | Open Subtitles | اللاسلكي والهاتف الخليوي محطمة |
| Babası kaybolduğundan beri mahvolmuş bir halde. | Open Subtitles | هي حقاً محطمة بشأن ذهاب أبيها بدون اذن |
| Letty'i şimdi olandan daha fazla mahvolmuş olduğunu asla görmek istemem. | Open Subtitles | أنا لم أر ليتي أبدًا مدمرة أكثر مما هي عليه الآن |
| mahvolmuş durumda. Sanırım sinir krizi geçirecek. | Open Subtitles | إنها مدمرة أعتقد انها ستصاب بانهيار عصبي |
| Hırkama bak. mahvolmuş! | Open Subtitles | إلهى ، و أنظرى لبلوزتى لقد فسدت |
| Hepsi mahvolmuş. | Open Subtitles | لقد فسدت جميعها |
| Bu paha biçilmez sanat eseri mahvolmuş. Bir dakika. | Open Subtitles | هذه القطعة الفنية التي لا تقدر بثمن قد تدمرت. |
| Ay Kapısı olmadığı için zaten mahvolmuş bir haldeydi. | Open Subtitles | لقد كانت مدمر بالفعل لأنه لم يكن لديها باب القمر |
| Bütün havalandırma sistemi mahvolmuş. | Open Subtitles | كل قسم التكييف المركزي معطل |
| Ben olup olabilecek en mahvolmuş kadındım. | Open Subtitles | أجل، كنت مُدمرة مثل أي امرأة |
| Bu gömlek mahvolmuş, değil mi? Yanılıyorsunuz. | Open Subtitles | لقد فسد هذا القميص، صحيح؟ |
| Senden daha olgun, daha mahvolmuş kariyerler gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت مسيرات مهنية أكثر خبرة منكِ تدمّرت لأشياء أقل، |
| Ancak dönüp de şu kapıdan içeri girdiğinde o tatlı küçük çocuğum gitmiş yerine çökmüş, mahvolmuş biri gelmişti. | Open Subtitles | ولكن عندما دخلت من ذلك الباب، ابني الطيب قد اختفى .. ومكانه جاء شيء محطّم مكسور |
| Doğuştan ölümsüz, mahvolmuş, yıkılmış, yerle bir edilmiş kadının kurban ettiği vücudu ile gömülmüş. | Open Subtitles | خارقة للطبيعة، محطّمة مدمرة، هدّمت الأرض مدفونة من قبل المرأة التي قدمت جسدها أُضحِية |
| Hayatın mahvolmuş değil ki. Sadece yeniden yaşamanı ve hayatını ışıldatmayı bekliyor. | Open Subtitles | مهلاً، لم تدمّر حياتكِ إنما بانتظارك لتعودي إليها وتلمعيها |
| Bütün ikinci sayfa mahvolmuş. | Open Subtitles | الصفحة الثانية من المقال تالفة 376 00: 12: 45,495 |
| Parçalanmış kanatlar, mahvolmuş kayıtsızlığın geniş vulvasını fırlatıyor." | Open Subtitles | الأجنحة المحطمة تقذف الفرج الكبير للنسيان المرهق |
| Annem mahvolmuş durumda. Onu liderlikten almak istediler. | Open Subtitles | والدتي مُحطمة كليّا ، إنهم حاولوا أنّ يعزلوها من القيادة. |