Zaman makinesiyle ilgili gerçek hayattan bir örnek vermemi mi bekliyordun? | Open Subtitles | هل كنت تتوقع مني أن آتيك بمثال يتضمن آلة زمن حقيقية |
Size bu zaman makinesiyle rahat bir seyahat yapılacağı sözünü vermedim. | TED | إذًا لم أكن أعد بشيء عن رحلة ترفيهية على متن آلة الزمن. |
Bir fotoğrafa bakıp gemideki tonajı basit bir hesap makinesiyle tahmin edebiliriz. | TED | يمكننا النظر إلى صورة وتحديد حمولة السفينة باستخدام آلة حاسبة بسيطة. |
Çantasındaki belgeleri küçük bir fotoğraf makinesiyle kopyaladı. | Open Subtitles | صورت الوثائق من حقيبتها بآلة تصوير صغيرة |
Birisi sana kazık attı, sen sinirlendin kafalarını ATM makinesiyle ezdin. | Open Subtitles | أحدهم وقف في طريقكَ، أصبحت غاضباً فسحقت رؤوسهم بمكينة الصرف الآلي |
Ve o kötü ve eski tat var, bir cep hesap makinesiyle aynı işlem hacmi neredeyse. | TED | ومن ثم لديك حاسّة الذوق المسنّة، المسكينة، التي تملك بالكاد إنتاجيّة آلة حاسبة للجيب. |
Buraya bir zaman makinesiyle geldim. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا بواسطة آلة الزمن إنني أطارد جاك السفاح |
Buraya bir zaman makinesiyle geldim. Bir müzeye. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا في آلة الزمن تلك التي في المتحف |
Komodo ejderi ve kar makinesiyle. | Open Subtitles | إنهم يرقصون في أغنية التنين الثالث و لا يوجد آلة |
Onları Wally'nin makinesiyle kurtaracağız. | Open Subtitles | سننقذهم باستخدام آلة والي, أليس كذلك يا والي؟ |
Odamı fotokopi makinesiyle paylaşınca inandırıcı işler çıkarmak pek kolay olmuyor. | Open Subtitles | من الصعب إنجاز الأعمال وأكون معقولة ، بينما أتشارك المكان مع آلة التصوير |
Aslında ona el ilanı astıracaktım ama elinde zımba makinesiyle ona güvenemedim. Ne kadar para vereceksin ona? | Open Subtitles | كنت سأجعله يرفع الملصقات لكنّي لم أئتمنه على آلة التدبيس |
Peki iki insan yalniz basina, yan yana oturup kahve makinesiyle kesisse? | Open Subtitles | ما رأيكَ بشخصين يأكلان لوحدهما ويجلسان بجوار بعضهما ويتأمل كل منها في آلة صنع القهوة ؟ |
Senin eski makineyi yepisyeni Amerikan malı kahve makinesiyle değiştirdim. | Open Subtitles | أخذت الحرية لأبدل آلتك القديمة بآلة جديدة آلة للقهوة أمريكية الصنع |
Hayal edin ki, bir zaman makinesiyle geçmişe gidiyorum, ve 1937 de büyükbabamla tanışıyorum. | Open Subtitles | تخيل إذن لو أني سافرت للماضي بواسطة آلة الزمن و التقيت بجدي عام 1937 |
Peki iki insan yalnız başına, yan yana oturup kahve makinesiyle kesişse? | Open Subtitles | ما رأيكَ بشخصين يأكلان لوحدهما ويجلسان بجوار بعضهما ويتأمل كل منها في آلة صنع القهوة ؟ |
Hiç kimse kahve makinesiyle çalıştı mı, kolları ve malzeme ile? | Open Subtitles | هل عملتوا مع شخص يعمل على آلة صنع القهوة، مع مقابض والاشياء؟ |
Terkedilmiş hastanedeki röntgen makinesiyle oynamaya gidelim mi? | Open Subtitles | هل تريد المجيء والعب معي بآلة الأشعة في المستشفى المهجور؟ |
Çantasındaki belgeleri küçük bir fotoğraf makinesiyle kopyaladı. | Open Subtitles | صورت الوثائق من حقيبتها بآلة تصوير صغيرة |
Dünyadaki ilk zaman makinesiyle zaman yolculuğunu yaptım. | Open Subtitles | لقد ُسَافَرُت بآلة الزمن للمرة ألأولى في العالم |
Çünkü dükkânda, vezne makinesiyle bir tartışmaya girdim. | Open Subtitles | لأنه كان علي التشاجر في صف بالمتجر مع بطاقة الصراف الآلي |
Herifin karısı kafasını ATM makinesiyle ezdi. | Open Subtitles | قامت زوجته بسحق رأسه بمكينة الصرف الآلي |