Malibu'daki yeri kiraladın ve üstelik nakit konusunda çok cömertsin. | Open Subtitles | استأجرت بيتا في ماليبو وانت تصرف الكثير من المال |
Malibu'daki yer bitene kadar.. burada kalıyorum. | Open Subtitles | أنا أمكث هنا إلى أن يكملوا, منزلي في ماليبو. |
Malibu'daki evi yeniden ipotek ettirmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | افكر في الاستفادة من بيتي الذي في ماليبو |
Bu telefonla ulaşamazlar. Bu telefon Malibu'daki bok torbası bir bunağın adına kayıtlı. Ben iz bırakmam adamım. | Open Subtitles | لن يمكنهم الاتصال بهذا الهاتف فهو مُسَجلٌ باسم وغدٍ كهل في ماليبو |
Öyle değil mi? Stüdyo bir daire tutmaktansa, veya altı ya da yedi farklı daire kiralamaktansa, Elizabeth Taylor'ın Malibu'daki eski evini çok daha ucuza kiralamışlardı. | TED | و قرروا أنه بدلاً من أن يكون لديهم ستوديو, و ست أو سبع شقق, كان أرخص عليهم أن يستأجروا بيت إليزابيث تايلور القديم في ماليبو. |
Malibu'daki sahil evimin balkonundayken bir balina sürüsü geçti. | Open Subtitles | حسناً كنت هناك على شرفة " منزلي الشاطئ في " ماليبو |
Çok isterdim ama... ben Malibu'daki bir kadına aşığım. | Open Subtitles | .... اود ذلك كثيراً لكني احب امرأة في ماليبو |
Çok isterdim ama... ben Malibu'daki bir kadına aşığım. | Open Subtitles | .... اود ذلك كثيراً لكني احب امرأة في ماليبو |
Malibu'daki hayatım bazen çılgın bir rüyaymış gibi geliyor. | Open Subtitles | "تكون حياتي أحياناً في "ماليبو تشبه الحلم المجنون |
Imran Malibu'daki yeni bir hotelde bize bir suit rezerve etti. | Open Subtitles | عمران" قام بحجز جناح لنا في" " ذلك الفندق الجديد في "ماليبو |
Dinleyin bu cumartesi Malibu'daki evimde bir parti veriyorum. | Open Subtitles | يا رفاق، سأنظم حفلة بمنزلي في (ماليبو) هذا السبت |
Malibu'daki en iyi partileri o düzenler. | Open Subtitles | لا أعتقد أنك التقيت بمدير العلاقات العامة إنه أفضل منظم حفلات في (ماليبو) |
Malibu'daki evi alevler içinde kalınca yanmadan kurtulmuş tek şeymiş. | Open Subtitles | كان القطعة الوحيدة التي نجت بعد أكل النيران لمنزله في (ماليبو) |
Bir de Malibu'daki evimde söyle bakalım. | Open Subtitles | قل هذا لمنزلي في ماليبو |
Tamam, anladım, Malibu'daki - mekanıma gidelim. - Evet. | Open Subtitles | فهمت ، فلنذهب لمنزلي في "ماليبو" |
Telefonunun GPS'inden kendisi Malibu'daki havalı bir sahil evine kadar takip ettik. | Open Subtitles | لقد تعقبنا جهاز تحديد المواقع الخاص بهاتفه (لمنزل فاخر على الشاطيء في (ماليبو |
Onları Malibu'daki partilerde yanına alıp nakit para bedava seyahat veya ne isterlerse veriyor. | Open Subtitles | (يقوم بتوظيفهم من الحفل في (ماليبو يعرض عليهم أموال سفر مجاني ، أى شيء يرغبون فيه |
Son olarak, Malibu'daki harika evi bırakıp Lyndsey'in yanına taşınmak için akla yatkın hiçbir durum yok. | Open Subtitles | ... للمرّة الأخيرة ، لا توجد ظروفٌ معقولة .. " تجعلني أترك المنزل في " ماليبو . ( و أنتقل للعيش مع ( لينسي |
Birisiyle Malibu'daki bir evde buluşuyor. | Open Subtitles | لقد كانت تقابلهُ في منزل في (ماليبو). |
ADOLFO'NUN MALIBU'DAKİ EVİ | Open Subtitles | "منزل (ادولفو) في (ماليبو)" |