| Yüzbaşı Mallory ve Andrea bizi gideceğimiz yere götürmekten sorumlu. | Open Subtitles | الكابتن مالوري واندريا مسئولين عن قيادتنا للمكان الذي سنذهب اليه |
| Mallory, çok küçükler. Dizlerinin altına hedef al, saat 10 yönünde. | Open Subtitles | لا يا مالوري ، إنهم قصار صوبي أسفل قليلا لليسار قليلا |
| Yüzbaşı Mallory'yle konuş. Nakliyeden o sorumlu. | Open Subtitles | تحدث مع الكابتن مالوري انه المسئول عن وسائل النقل |
| Komutanınız olarak, Yüzbaşı Mallory kahraman rolü oynamak zorunda. | Open Subtitles | كما ترون ان قائدكم كابتن مالوري يلعب دور بطولي |
| Ama her zaman bir tezgâhtarı hayatta bırakıyorlar ki Mickey ve Mallory hikâyesini anlatsın diye. | Open Subtitles | لكن دائماً يتركا موظف المحل على قيدالحياة لكي يحكي قصة ميكي و موليري |
| - Mallory, bir kaç nüsha alabilir miyim? | Open Subtitles | مالوري هلّ بالإمكان أن أحصل على بعض النسخ؟ |
| Korkarım bunu yapamam Mallory. | Open Subtitles | انى خائف من كونى لا استطع المساعدة، مالوري |
| Cin kızdığı zaman peri'ye dönüşüyor, ve Mallory yuvasını bozduğu için çok kızdı. | Open Subtitles | الجني يتحول إلى شرير عندما يغضب ولقد غضب عندما دمرت مالوري عشه |
| Mallory, arabayı sür! Çemberin içine park et! | Open Subtitles | مالوري قودي أنتي أدخلي السيارة داخل الدائرة |
| Bay Mallory kurucumuz ve CEO'muzdur. | Open Subtitles | السيد مالوري هو مؤسس الوكالة ورئيسها التنفيذي |
| Ancak Mallory veya başka birinin bir şey bildiğine dair hiçbir iz yok. | Open Subtitles | ولكن لا توجد ورقة تثبت أن مالوري أو أي أحد آخر على علم بما كان يحدث |
| Owen Mallory ile ilgili. | Open Subtitles | إنه بخصوص أوين مالوري طلب مني كوبر أن أنظر في حياته |
| Mallory Hodge, iki sene önce Lance ile birlikte gitmiş. | Open Subtitles | مالوري هوج اختفت عن الانظار مع لانس منذ سنتين 538 00: 24: 51,259 |
| Yüz tanıma programı, Lance'ın sevgilisi Mallory Hodge'ı, bir gözetleme kamerasında yakaladı. | Open Subtitles | برنامج التعرف على الوجوه إلتقط صديقة لانس مالوري هوج على كاميرات المراقبة في المدينة |
| Mallory, birkaç yıl önce Brooklyn Heights'daki bir restorandan kovulmuştu. | Open Subtitles | مالوري قد طٌردت من مطعم في بروكلين هايتس قبل عدة سنوات |
| İronik olan, bir zirveye ilk kez tırmanan biri olarak değil de bir Everest tırmanışında dağcı Mallory'nin cesedini bularak dünyaca ünlü olması. | Open Subtitles | من السخرية أنه أصبح من مشاهير العالم عندما وجد جثة مالوري خلال تسلقه لإيفرست لم يواجه صعوبة في عملية تسلقه الأولي |
| Dünyanın geri kalanı onun öldüğüne inanabilir ama Mallory, Alabama'da, Tanrı gayet hayatta. | Open Subtitles | بقية العالم ربما يعتقد بأختفائه لكن في مالوري الباما هو موجود |
| Mallory, birçok dinden insanlar tarafından bulundu. | Open Subtitles | تأسست مالوري اعتمادا على العديد من المعتقدات الدينية |
| Mickey ve Mallory gözlerimle şahit olduğum en manyak, en aşağılık itler. | Open Subtitles | كلا ميكي و موليري نوكس من دون شك أكثر شخصين مختلين وكان من دواعي استيائي أن تحط عيناي عليهم |
| Mickey ve Mallory, hapishanemin altını üstüne getirdiler. | Open Subtitles | ميكي و موليري جعل السجن يعمل على قدم وساق |
| Mallory'nin çalıntı malları kime sattığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | ـ ماذا تُريد ؟ أريد أن أعلم من يقوم ببيع مسروقات مالورى |
| - Buyur bize katıl Mallory. | Open Subtitles | (أنتِ مرحب بكِ أن تنضمي إلينا يا (ماليري |
| Owen Mallory, Charles Lassiter Jr. olarak kayıt olmuş. | Open Subtitles | أوين هالوري التحق بالجامعة باسم شارلس لاسيستر الإبن |