"malzemeleri" - Translation from Turkish to Arabic

    • المواد
        
    • المكونات
        
    • معدات
        
    • مواد
        
    • المعدات
        
    • أدوات
        
    • المؤن
        
    • الأدوات
        
    • الأغراض
        
    • الإمدادات
        
    • لوازم
        
    • مؤن
        
    • ادوات
        
    • مكونات
        
    • إمدادات
        
    Dolayısıyla malzemeleri ayırmak için kullanılan geleneksel yöntemler plastikler için işe yaramamaktadır. TED ولذلك فإن الطريقة الإعتيادية لفصل المواد غير مجدية مع المواد البلاستيكية ببساطة
    Ya motorlar tekrar üretilebilir olsa ve biz bileşen malzemeleri tamir edebilsek ve enerji talebini önemli bir oranda azaltabilsek? TED ماذا لو كانت المحركات يمكن إعادة تصنيعها، ونستطيع استرجاع المكونات وبذلك نقلل بشكل كبير من طلبات الطاقة.
    Balık konserve fabrikasında çalışırken bundan daha iyi malzemeleri çöpe atardık. Open Subtitles لقد عملت مرة في الصيف بمعمل لتعليب السمك لقد قمنا وقتها برميّ معدات أفضل من هذه في القمامة
    Fakat inşaat malzemeleri veya her neyse, onların dışarıya taşındığını nasıl biliyorsun? Open Subtitles لكن ، كيف عرفت بشأن قضية مواد البناء أو مهما يكن ؟
    Bu yeni bir teknoloji ilgili değil, sadece malzemeleri tekrar düzenlemekle alakalı. TED لا يتعلق الأمر بتكنولوجيا جديدة, هو مجرد إعادة ترتيب المعدات المعدنية لدينا.
    Kamuflaj giymişlerdi ve avcılık malzemeleri vardı. TED كانوا يرتدون أزياء تمويه ولديهم أدوات صيد.
    Al Hayy'ye tibbî bakım malzemeleri ve doktor götüren konvoya eşlik ediyoruz. Open Subtitles نحن في مرافقة قافلة من المؤن الطبية ودكتور الى الحي
    Yeni oda da bıraktığım bazı malzemeleri almak için geldim. Open Subtitles أنا هنا لآخذ بعض الأدوات التي تركتُها داخل الغرفة الجديدة
    - Hayır. malzemeleri düşük kaliteli malzemelerle değiştirerek yaklaşık 150 milyon dolar kazanmışsınız. Open Subtitles بتبديلك المواد بمواد أقلّ درجة، فإنّك ادّخرت ما يقرب من 150 مليون دولار.
    Biyolojik olan, eminim ki anlıyorsunuz, ama bir de malzemeleri alıp kapalı döngülere soktuğumuz teknik olan metabolizma. TED البيولوجي وأنا متأكد أنكم تفهمونه، لكن أيضا الآخر التقني، حيث نأخذ المواد ونضعها في دورات حياتية مغلقة.
    Sevdiğimiz malzemeleri arayışımızı hala sürdürebiliriz, ve favori yiyeceklerimiz hakkında hikayeler uydurup anlatmaya devam edebiliriz. TED يمكننا مواصلة البحث عن المكونات التي نحب، ويمكننا مواصلة الدوران حول وجباتنا المفضلة.
    Pişirmede buna ölçekleme diyoruz -- malzemeleri tartmak. TED وفي الخبز نحن ندعوها .. القياس .. حيث يتم قياس اوزان كل المكونات
    Havalar iyi gitmeye devam ederse kamp malzemeleri alırım. Open Subtitles لا أعرف إذا ظل الطقص فى تحسن فسوف أُحضر بعض معدات للمخيم
    Alan bu miktara göre, senin bir emlakçıya değil Kamp malzemeleri satan birine ihtiyacın var. Open Subtitles بناء على هذه الكمية، انت لا تحتاج لسمسار أنت تحتاح لشخص يبيع معدات تخييم
    Bir modacı olarak, malzemeleri hep böyle bir şey, veya böyle, ya da belki de böyle düşünme eğilimindeydim. TED إذن كمصممة أزياء، دائما ما أميل إلى التفكير في مواد شيء مثل هذا، أو هذا، أو ربما هذا.
    Gördüğünüz şey eski Mısırlıların yapı malzemeleri ve etkinlikleriyle ve etkinlikleriyle bölgede gerçekleşen kimyasal değişimlerdir. TED يمكنك رؤية ما هي التغيرات الكيميائية الفعلية للمناظر الطبيعية الناجمة عن مواد البناء والأنشطة لقدماء المصريين.
    Size malzemeleri o sağlayacak ve işin sonunda rol alacak. Open Subtitles سيجلب لكم المعدات اللازمة ثم سيفترق عنكم فى نهاية المطاف.
    Derhal malzemeleri duvarın oraya taşıyalım! Open Subtitles حسناْ , دعنا نحرك هذة المعدات نحو الحائط
    Çizim malzemeleri istiyorum, ve eczaneden bazı şeyler gerekli. Open Subtitles ، أريد بعض أدوات الرسم وأحتاج أشياء من الصيدلية
    tuvaletleri temizlemek, bulaşıkları yıkamak, ve depodan malzemeleri almak. Open Subtitles تنظيف الحمامات فرك الصحون ويذهب للمستودع للحصول على المؤن
    Bugün tüm bu malzemeleri dağıtırken ki bu malzemeler sıtmaya maruz kalan insanların hayatında hiç mantıklı bir yere sahip değilken aynı hataları yapma riskini de sürdürüyoruz. TED وأنا أعتقد أنّ توزيع هذه الأدوات التي صممناها والتي لا تتماشى بالضرورة مع حياة الناس قد يقودنا إلى المصير ذاته
    Bomba sığınağı var. Yiyecek, su, tıbbi yardım malzemeleri var. Open Subtitles لديه ملجأ حرب متوفر بالماء و الأكل و الأغراض الطبية
    Bu konuda uzman sayılırım. malzemeleri toplar, sana tavsiye veririm. Open Subtitles يمكنني أن أجمع لك الإمدادات و أسدي لك النصائح
    Tıpkı spor malzemeleri dükkânından atıldığım gün gibi olacak. Open Subtitles سيكون الأمر أشبه بذلك الوقت عندما طردوني من أمام متجر لوازم الرياضة
    malzemeleri şehir merkezindeki Home Supply'dan alarak kendim inşa ettim. Open Subtitles لقد بنيته بنفسي مع مؤن اشتريتها من مركز التموين في وسط المدينة
    Tuvalet malzemeleri ve birkaç takım elbise kayıp hepsi bu. Open Subtitles لا فقدت بعض ادوات الحمام.وبدلة وبعض الأمتعة هذا كل شيء
    Yemekleri, yemek istemeyeceğiniz şeylere benzetmek yerine, malzemeleri, bildiğiniz yemekler gibi göstermeye karar verdik. TED فعوضاً عن أن نقوم بصناعة اطباق تبدو كأشياء لن تأكلوها قررنا ان نقوم بعمل مكونات تشبه الاطباق التي تعرفونها
    Her bir jipe yarim ton daha fazla saglik malzemeleri, mühimmat ve silahlar yüklüyorduk. Open Subtitles نحن حمّلناهم بحوالى أكثر من نصف طنّ لكلّ سيارة جيب إمدادات طبيّة وذخيرة وأسلحة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more