| Buraya markalaşma ve sponsorluk dünyasını inceleyecek bir konuşma yapmak üzere geleceğimi öğrendiğimde daha önce yaptıklarımdan biraz farklı bir şey yapmak isteyeceğimi biliyordum. | TED | عندما علمت إني قادم إلى هنا للتحدث في تيد عن عالم العلامات التجارية والرعاية، كنت أعلم بأني أريد القيام بشيء مختلف |
| İş dünyasında buna "yeniden markalaşma" derler. | Open Subtitles | في عالم الشركات هذا يسمى إعادة العلامة التجارية |
| Yeniden markalaşma, önümüzdeki hafta olan yatırımcı toplantısı için harekete geçme. | Open Subtitles | إدراة العلامة التجارية , الإستعداد من أجل إجتماع المسثمرين لاحقا هذا الأسبوع |
| İşyeri sahiplerinin kendilerini tanımlaması ve fırsat pencerelerini değerlendirmesi konusunda onları hazırlayan bir markalaşma semineri. | Open Subtitles | إنها ندوة للعلامات التجارية للذين يمتلكون مشارع لتحديد هوياتهم ومساعدتهم على التثقيف والإستعداد لنافذتهم من الفرص. |
| Semineri düzenleyen kadın markalaşma ustası. | Open Subtitles | المرأة التي تدير المكان، عبقرية في العلامات التجارية. |
| Kuzen markalaşma konusunda tam bir sihirbazdır. | Open Subtitles | ابن عمي هو ساحر حقيقي عندما يتعلق الأمر بالعلامات التجارية |
| Artık, işim hakkında çok şey öğrenmem gerekiyordu, markalaşma ve pazarlama, müşterilerimle iletişimde kalmak ve neyin çok, neyin az sattığını anlamak gibi. | TED | الآن، هناك الكثير لأتعلمه عن أعمالي، مثل العلامات التجارية والتسويق، البقاء على تواصل مع العملاء، ورؤية أكثر المبيعات و أقلها. |
| Ve "markalaşma seminerine" öyle pis bir vurgu yapardım ki! | Open Subtitles | وكنت لأضع علامات إقتباس ضخمة وغبية حول عبارة "ندوة للشعارات التجارية"! |