ve üzerimdeki ıslak kıyafetlerimi çıkarıp, kuru martiniye devam etmeliyim diye düşündüm | Open Subtitles | فقررت أني سأنزع تلك الملابس المبتلة وألبس مارتيني مجفف |
Peki o zaman üç zeytinli bir martiniye ne dersin? | Open Subtitles | حسناً, ماذا عن شراب مارتيني ثلاثة زيتونات؟ |
Şu tekerlekler ve bir susturucu. martiniye dair bir iz buldun mu? | Open Subtitles | هذه العجلات وكاتم الصوت,ألم تجدوا مُصادفة أي أثر للـ"مارتيني"؟ |
Bir martiniye yüz dolar harcayamam! | Open Subtitles | لا يمكنني أن أنفق مئة دولار على أبلتيني إنه غباء |
Bir martiniye yüz dolar vereceğim. | Open Subtitles | سأنفق مئة دولار على كأس أبلتيني واحد |
martiniye şeker koymayı tavsiye etmem. | Open Subtitles | سكر؟ أنا لا أنصح بوضع سكر على الـ (مارتيني) ، مطلقا |
Güven bana. martiniye şeker konmaz. | Open Subtitles | يجب أن تأخذي نصيحتي لا يوضع سكر في الـ (مارتيني) أبدا |
Bizim şehirde martiniye hep şeker koyarlardı. | Open Subtitles | هذا غريب . في بلدتي كانوا يضعون السكر في الـ (مارتيني) |
Bir martiniye ihiyacım var. | Open Subtitles | اريد كاس مارتيني |
Saat daha 9 ama benim şimdiden bir martiniye ihtiyacım var. | Open Subtitles | إنها التاسعه صباحاً "أريد كأس "مارتيني |
Cin martiniye ne dersin? | Open Subtitles | .أعتقد. (مارتيني)؟ |