"masanın üstünde" - Translation from Turkish to Arabic

    • على الطاولة
        
    • على مكتبك
        
    • على المائدة
        
    • على المنضدة
        
    • على طاولة
        
    • على الطاوله
        
    • على المنضدةِ
        
    • على المكتب
        
    • علي المنضدة
        
    Bence, tenis temelde pin-pong'dur ama burada oyuncular masanın üstünde duruyorlar. Open Subtitles أعتقد أن التنس هو كرة طاولة، ولكن اللاعبون يقفون على الطاولة
    Sizi rahatsız edeceğim ama cep telefonumu içeride masanın üstünde bıraktım galiba. Open Subtitles أيمكنك أن تبحثي عن هاتفي؟ لعلي نسيته على الطاولة في الخارج. سأتأكد.
    Sanırım aradığınız şey bu masanın üstünde. Open Subtitles أعتقد من أنك ستجدها هنا مكومة على الطاولة
    masanın üstünde sana gönderdiği bir davetiye var, tarihi cep bilgisayarına programladık. Open Subtitles ارسلت لك دعوه التي على مكتبك و برمجنا الموعد في مذكرتك الكفية
    Buranın sahibi, masanın üstünde, para görmek istemiyor. Open Subtitles إن المالك لا يريد رؤية النقود على المائدة
    Bir sebepten dolayı geri geldin diye düşünüyorum. Silah. masanın üstünde. Open Subtitles عدتَ لسبب محدد على ما أعتقد المسدس، إنه هناك على المنضدة
    Yatağımın yanındaki masanın üstünde, elimden bir şey gelmeyen, ıslak halka hakkında mı? Open Subtitles حلقةُ الماء على طاولة سريري لا أستطيع القيام بشأن أي شيء لعين ؟
    kesin kanaatime göre, zehirlemiş, şu kartı ve masanın üstünde duran şu ilginç şekilli enstrümanı. Open Subtitles التى هى بالتاكيد مسمومه تلك البطاقه و تلك الاله الغريبه كانوا على الطاوله
    Ve nefis hindinin şerefine masanın üstünde yürüyen hindinin. Open Subtitles ونخب الديك الحبشي .. الذي يمشي على الطاولة
    Ben şey, bu gece kalktım. Bu gece kalktım, ve... masanın üstünde duran şarap şişesine baktım, sevgilim için hazırlamıştım... ve sadece dedim ki, "S.ktir et, biliyorsun, ben... Open Subtitles بقيت انتظر الليلة ونظرت إلى زجاجة نبيذ على الطاولة ثم قلت له لا أريد هذه القارورة
    masanın üstünde herhangi bir yere bırakın. Open Subtitles ذلك يكفي من الكلمات المبهمة ضعه أي مكان على الطاولة سيكون ذلك جيد
    Oraya gittiğimde kapıyı açtım, para masanın üstünde değildi. Open Subtitles لكن حينما ذهبت إلى هناك فتحت الباب المال لم يكن على الطاولة
    masanın üstünde duran çanta. Vazgeçilmez eşyaları hafif ve taşınabilir. Open Subtitles ذلك الكيس الذي على الطاولة إنه يبقي على أساسياته خفيفة ومحمولة
    Çıkmış herhalde. Ama broşürler masanın üstünde, açılmış falan. Open Subtitles لا بد أنه تسلل إلى الخارج لكن أرى الكتيّب مفتوح على الطاولة
    Sizi bilgilendiren materyaller siyah masanın üstünde. Open Subtitles الرزم الصحفية الخاصة بكم ستجدونها على الطاولة الخلفية
    masanın üstünde sevişmeyi ne kadar sevdiğini hepimiz biliyoruz. Open Subtitles كلنا نعرف كيف انك تحب المعاشرة على الطاولة
    masanın üstünde, karalama yaptığın birkaç kağıt vardı. Open Subtitles كانت على مكتبك بعض الأوراق التي استخدمتَها لتدوين الملاحضات
    Çocukları ziyaretine getiririm. masanın üstünde bebeğin altını değiştiririm. Open Subtitles سأحضر أطفالك لزيارتك سأغير الحفاضات على مكتبك
    Odayı araştırırken masanın üstünde bunu buldum. Open Subtitles لقد بحثت الحجرة ووجدت هذا على المائدة بجانب السرير
    Çocuklar, eve girin. Sandviçler masanın üstünde. Open Subtitles ايها الأولاد, اذهبوا الى المنزل هناك سندوتشات على المنضدة
    O arkadan atladı ve bir masanın üstünde uyandım. Open Subtitles .قفزعليّمنالخلف. و بعد ذلك استيقظت فوجدت نفسي على طاولة
    Odamdaki masanın üstünde gözlüğüm var. Open Subtitles يا غلام ، على الطاوله فى غرفتى ستجد نظارتى
    masanın üstünde bırakabilirdiniz. Open Subtitles أنت يُمْكِنُ أَنْ تَتْركَه على المنضدةِ.
    - masanın üstünde olabilir. - Belki de... Open Subtitles ربما يكون على المكتب أنا أعلم ربما يكون على المكتب
    Kitaplar 5 dakika içinde masanın üstünde olacak. Open Subtitles ادخلوا كتبكم ستكون علي المنضدة خلال خمس دقائق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more