Spesifik bir bağışıklık hücresi keşfettim, yardımcı T hücresi, naklini yaptığım materyalin içinde vardı ve yara iyileşmesi için kesinlikle çok önemliydi. | TED | اكتشفت نوعًا محددًا من الخلايا المناعية، هي الخلية التائية المساعدة، كانت في المادة التي زرعتها وبالطبع لها دور حاسم في التئام الجروح. |
Neyse ki, bu materyalin kendini düzeltmeye başlayabileceği yollarla denemeler yapıyoruz. | TED | لحسن الحظ، نحن بالفعل نختبر طرق لتبدأ هذه المادة في إصلاح نفسها. |
-Burada bulunma nedeniniz umurumuzda değil. Umurumuzda olan şey elinizdeki kanıtın ve materyalin işe yarar olup olmadığı. | Open Subtitles | هذا ليس من شأننا ما نهتم به هو الأدلة و المادة التي بحوزتك |
Çok az bir materyal değil mi? Ama bu materyalin kendini ifade şekli, her insanda ve her türde değişiklik ortaya çıkarıyor. | TED | هذه كمية ضئيلة من المادة الوراثية ولكن الطريقة النهائية التي تعبر عن نفسها وتقوم بوظيفتها هي ما يجعل هناك فروقا في البشر وفي كل المخلوقات الحية |
Kaynak materyalin içindeki bir şey... Bankaların dizaynları sayesinde güçleniyor. | Open Subtitles | شيئ ما في المادة الأساسية للموسيقي |
Çiftliklerini terk etmeden bu genetik materyalin bir damlasını alıp ayakkabı kutusundan daha küçük bir analiz cihazına koyarak domuz gribinin DNA ya da RNA'sını tespit edecek şekilde programlayıp sonuçları da bir saat içerisinde alabiliyorlar. | TED | و من دون ترك مزارعهم، بإمكانهم أخذ قطرة من المادة الجينية ووضعها بجهاز تحليل أصغر من علبة الأحذية، وبرمجته لكشف الحمض النووي DNA أو RNA من فيروس إنفلونزا الخنازير، وخلال ساعة واحدة سيحصلون على النتائج، وتصورها. |
Bu bizim kimliği ortaya çıkarmamızın yollarından birisi--yani materyalin içeriğini doğrulama yolu, bu adamların bize mektup yazmasını sağlıyoruz. | TED | هذه واحدة من طرقنا للتعرف -- للتأكد من صحة المادة المعلنة , هو محاولة جعل هذه المجموعة أن تكتب لنا خطابات . |
- Evet. materyalin kendisini konuşmak zorunda olacak. | Open Subtitles | . المادة ستتكلم عن نفسها |
Bu materyalin sahibi benim. | Open Subtitles | أملك هذه المادة |