"meleoron" - Translation from Turkish to Arabic

• ميلرون

Bölük komutanına haber veriyormuş numarası yap. Ancak gerçekte Meleoron ile haberleş.
تظاهر بأنّك تمد قائد فصيلك بالتطوُّرات بينما أنت فعليًّا تتواصل مع (ميلرون).

Bundan ötürü Meleoron gizlenmek zorundaydı.
"لفعل ذلك، اضطرّ (ميلرون) للبقاء مختفيًا"

Bunu düşünerek Meleoron'un Morel'i ardından bırakışı...
"وعليه فإنّ القرار الذي اتّخذه (ميلرون) بعد ترك (مورل)"

Ardında Knuckle ile Meleoron konuşlanmıştı. Saldırısından güç bela kaçıp ikinci kata çıkmışlardı.
"وراؤه (نوكل) و(ميلرون) الذان صعدا بشقّ الأنفس للطابق الثاني"

Shoot sıkı dövüşüyor. Haydi soluklan gitsin, Meleoron.
(شوت) يقاتل بشدّة، فهيّا التقط نفسك يا (ميلرون).

Bu yalnızca Meleoron'un burada olduğundan bihaberlerse veya taraf değiştirdiğimi bilmiyorlarsa mümkün.
هذا سيكون ممكنًا فقط إن لم يعلموا بوجود (ميلرون) أو بأنّي بدّلت انتمائي.

Meleoron'un yeteneği olmadan Kral'ı yenmeyi hayal dahi edemiyorum...
"لا يمكنني التفكير في طريقة لهزم الملك بدون قدرة (ميلرون)"

Birbirlerinden farklı duygularla hareket eden Meleoron ve Knuckle'ın yürürlerken aralarındaki mesafe açılmaya başlamıştı.
"فارق الحافز بين (ميلرون) و(نوكل) زاد من المسافة بينهما على حين يمشيان"

Bir sonraki hedefi Meleoron aklından güç bela gücünü kullanmayı geçirirken de bayıltıldı.
"التالي كان (ميلرون) والذي فكّر بالكاد" "أن عليه تفعيل قدرته قبلما يتم إفقاده الوعي"

Kral, Pouf'un olduğu yerde Meleoron ile Knuckle taşırken bir anda bitti.
"إذ ظهر الملك بجوار (بوف) حاملًا (نوكل) و(ميلرون)"

Bu sırada batı kulesinin ikinci katında Knuckle, Meleoron'un aralıksız uyarılarını kulak arkası ederek Pouf'a meydan okumak için odadakilerin karşısına dikilmişti.
"حاليًا في الطابق الثاني من البرج الغربيّ، تجاهل (نوكل) تحذيرات (ميلرون) المتكررة" "فمثل أمام أولئك الذين في تلك الغرفة ليتحدّى (بوف)"

Olur da saldırısı Knuckle ile Meleoron'a isabet ederse...
وإن مسّ هجومه (نوكل) و(ميلرون) الخفيّان...

Şayet Meleoron ile Knuckle Ejder Mızrakları tarafından vurulsaydılar hem de o sırada Tanrı'nın Yardakçısı devrede iken anında ölüp gitselerdi görünmezlik perdesi kalkar mıydı?
"إن أصاب أحد رماح التنّين (ميلرون) و(نوكل)..." "بينما قدرة الشريك الإلهي نشطة وماتا فورًا، فهل سيظهرا؟"

Knuckle'ın öfkesi Meleoron'un vuruşuyla bastırılmıştı.
"توقّف ثوران (نوكل)..." "مع أوّل نقرة من (ميلرون)"

Meleoron, Knuckle'a yardım etmeye çalışmıyordu.
"ميلرون) لم يكُن يحاول مساعدة (نوكل))"

Gon'un çığlığı Meleoron'u iki çocuğun yanına yönlendirmişti.
"بكاء (جون) أهدى (ميلرون) للفتيَين"

Anlıyorum. Demek Meleoron ile Knuckle yakalandı.
فهمت، إذًا (ميلرون) و(نوكل) أُسِرا.

Lakin Meleoron'un aklını başına devşirmesini sağlamıştı.
"لكنّه رغم ذلك أفاق (ميلرون)"

Hain olan Meleoron'u mu arıyor?
"أيبحث عن الخائن (ميلرون)؟"

Meleoron'un peşinde olmalı.
إنّه حتمًا يستهدف (ميلرون).