mercek oradaydı. Kağıt parçası da oyle. | TED | وكانت عدسة هنا. و قطعة من الورق هنالك. وأخذ يحركها صعودا وهبوطا. |
Duvarın da birçok resmi var. mercek ne tarafa dönüktü anlayamadım. | Open Subtitles | لم ألاحظ أي جهة كانت .. عليها عدسة التصوير |
Gözün adapte olabilmesinde mercek en önemli olan yapıdır. Yakın ve uzak görüşe uyum sağlamak için merceğin eğriliği değişir. | TED | هذه هي العدسة التي هي مفتاح القدرة على تكيف العين، تغيير انحنائها لتتكيف لتتمكن من الرؤية القريبة والبعيدة. |
Gözün farklı mesafelere odaklamasına izin veren bölümüne kristal mercek denir. | TED | الجزء من العين الذي يسمح لنا بإعادة التركيز لمسافات مختلفة يدعى العدسة البلورية. |
Dünya'nın atmosferi gelen gün ışığını bir mercek ya da bir bardak su gibi kırar. | Open Subtitles | يلوي غلاف الأرض الجوي أشعة الشمس القادمة كعدسة أو كوب من الماء |
Garajda. Merak etme, geniş açılı mercek kullanıyorum. | Open Subtitles | في المرآب، لا تقلقي أنا أستخدم عدسات مفتوحة الزاوية |
Buna da "Çekimsel mercek Etkisi" denilmektedir. Çekimsel mercek etkisi gerçekten de bizlere karanlık maddenin varlığını test etmemize yardımcı olmaktadır. | Open Subtitles | عدسه الجاذبيه حقاً تسمح لنا بأختبار وجود المادة المظلمه |
mercek, kamera üretilen bir yerin ismi olabilir mi? | Open Subtitles | البؤرة يمكن أن تكون منشأة تقوم بتصنيع الكاميرات؟ |
Kovalamaca yaklaşık 01:30 civarında, mercek Island bölgesinde başladı ve Pearl Köprüsü'nde sonlandı. | Open Subtitles | بدأت هذه المطاردة منذ حوالي ساعة و 30 دقيقة (بنواحي جزيرة (ميرسير (وأنتهت هنا بجسر شارع (بيارل |
Sana film,mercek ve başka bir makine vereceğim. | Open Subtitles | سأعطيك فيلماً وعدسات وحتى كاميرا أخرى؛ سأريك غرفة المعدّات |
Göz vücuttaki en sınırlı yerdir yani kamera 3-4 milimetre uzunluğunda ve mikroskobik mercek olmadan görmesi çok zor. | Open Subtitles | العين هي المساحة الأكثر حماية بالجسم مما يعني أن طول الكاميرا حوالي 3 إلى 4 ميليمترات و يصعب رؤيتها بدون عدسة مجهرية |
Hem parlaklık, hem de keskin bir odak noktası sağlayan bir mercek. | Open Subtitles | عدسة زوَّدت بكلاً من الوضوح و التركيز الحاد. |
Ayılar buzun üzerindeyken, ekip uzun odaklı mercek ve üç ayağı içeren geleneksel yönteme bel bağlıyor. | Open Subtitles | حين تبقى الدببة على الجليد سيعتمد الطاقم على الأسلوب التقليدي: عدسة ذات بعد بؤري طويل و حامل ثلاثيّ |
Belki de Dünya'nın atmosferi dev bir mercek gibi doğup batarken Ay'ı büyük gösteriyordu. | TED | ربما لأن الغلاف الجوي للكرة الأرضية يسلك سلوك عدسة مكبراً القمر عندما يطلع ويغيب . |
Buzu eline alıp ovarsan bir mercek yapabilirsin bunu da güneş ışığına tutarak ateş yakabilirsin. | Open Subtitles | الثلج، لو أمسكت بقطعة منه في يديك... وتقولبها إلى عدسة... ثم تركزها أمام آشعة الشمس، فتتحول إلى نار |
Kristal mercek şişerek artık şekil değiştiremediği bir noktaya gelmiştir. | TED | لقد اتضح أن العدسة البلورية تتصلب لدرجة لا يتغير شكلها بعد ذلك. |
Böylece ben dışbükey mercek liderliğini bu olaydan öğrendim. | TED | هكذا تعلمت درس قيادة العدسة المحدبة من ذلك. |
Örneğin, asla bitmeyen geç kalma endişemi keşfetmek ve açığa çıkarmak için verileri bir mercek veya bir süzgeç olarak kullanma, mutlaka her zaman dakik olsam da. | TED | باستخدام البيانات كعدسة أو مُرشح لاكتشاف وإظهار، على سبيل المثال قلقي الذي لا ينتهي حيال كوني متأخرة على الرغم من كوني دائمًا في الموعد. |
Esnek çerçeveler, çerçevesiz mercek. | Open Subtitles | إطارات مرنة قويّة، عدسات بدون إطار. |
İçinde bir mercek var. | Open Subtitles | في داخلها عدسه صغيره |
mercek anlamına gelen o sembol aynı zamanda göz anlamına da geliyor. | Open Subtitles | نفس الرمز الذي يعني البؤرة قد يعني أيضاً العين |
Kovalamaca yaklaşık 01:30 civarında, mercek Island bölgesinde başladı ve Pearl Köprüsü'nde sonlandı. | Open Subtitles | بدأت هذه المطاردة منذ حوالي ساعة و 30 دقيقة (بنواحي جزيرة (ميرسير (وأنتهت هنا بجسر شارع (بيارل |
Sana film, mercek ve başka bir makine vereceğim. Ekipman ofisini görmeye gel. | Open Subtitles | سأعطيك فيلماً وعدسات وحتى كاميرا أخرى؛ سأريك غرفة المعدّات |
Para bizi değiştirmez, kim olduğumuza mercek tutar demiştin. | Open Subtitles | قلتَ في وقتٍ سابقٍ أنّ المال لا يغيّرنا بل يضخّم ما نحن عليه |
Fikir evrenin muazzam genişliğini bir mercek gibi kullanma fikri. | Open Subtitles | الفكرة في إستخدام إتساع الكون كمرآة مكبرة عملاقة |