"merkezi'ndeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • في مركز
        
    Hücresel Yapı Merkezi'ndeki arkadaşlarla ve Ulusal Bilim Vakfı'nın yardımıyla stentoru yemekteki ve sudaki atıkları tespit etmek için kullanıyoruz bence bu harika. TED مع أصدقائنا في مركز البنيات الخلوية ومساعدة المؤسسة الوطنية للعلوم، نستعمل الستنتور لاستشعار وجود تلوث في الغذاء والماء وهو في رأيي أمر مثير.
    Federal Eğitim Merkezi'ndeki mezuniyetten beri görüşmedik. Open Subtitles لم أرك منذ ليلة التخرج في مركز التدريب الفيدرالي، صحيح؟
    Gerçek casus Bilim Merkezi'ndeki... radyo teleskopa giriş izni olanlardan birisi. Open Subtitles فالجاسوس الحقيقي هو شخص ما لديه صلاحيّة الوصول إلى التلسكوب اللاسلكي في مركز العلوم
    Halk Merkezi'ndeki eğitim kampındayım. Open Subtitles أنا أتدرّب في المخيّم التدريبي في مركز الخدمة الاجتماعية.
    Öğrenci Sağlık Merkezi'ndeki Baş Danışmanı tanıyorum. Open Subtitles أعرف رئيسة الإرشاد في مركز الطلاب الصحيّ
    Baumann Merkezi'ndeki görme engelli kızlar söyledi ve birisi bizi gözetliyordu. Open Subtitles أخبرتني بعض الفتيات الكفيفات في مركز "باومان" وكان هناك شخص ما يتجسس علينا
    Kennedy Merkezi'ndeki Ulusal Noel ağacımızı ziyaret etmeliydin. Open Subtitles زيارة لشجرة عيد الميلاد الوطنية متبوعة بـإنتاج كسّارة البندق في "مركز كينيدي"
    Amerika Alış-Veriş Merkezi'ndeki bedava pediküre ne diyeceksin? Open Subtitles ماذا عن العناية المجانية بالأقدام في " مركز أمريكا للتسوق"؟
    Danışma Merkezi'ndeki münazara kulübü. Open Subtitles انّها مجموعة المناقشه في مركز المشوره
    Ve Bilim Merkezi'ndeki Patlamalı Motorlar Çadırını. Open Subtitles أوه! والاحتراق موتورز جناح في مركز العلوم.
    SıradaYabancı Öğrenci Merkezi'ndeki "Karşılıklı anlayış çırpıcı" partisi var. Open Subtitles المحطة التالية، هناك حفلة في مركز الطلبة المغتربين عنونها "التفاهم المتبادل"
    Bu gördüğünüz Katıhal Işıması ve Enerji Merkezi'ndeki arkadaşlarımdan aldığım gerçek bir AGM, Atom Gücü Mikroskop verisi. TED هذه بيانات حقيقية لـ(AFM) قوى الذرة المايكروسكوبية، من زميلي في مركز إضاءة الجمادات والطاقة.
    Hamilton Kültür Merkezi'ndeki Barış Konferansı'na hoş geldiniz. Open Subtitles مرحباً بكم في مركز (كالتشر هاميلتون( لعقد مؤتمر السلام
    Lindsay Parson, Southampton Denizbilimi Merkezi'ndeki bir ekibin şefliğini yapıyor. Open Subtitles يرأس (ليندساي بارسون) فريقاً في مركز علوم المحيطات بـ(ساوثامبتون).
    Peki, Harekat Merkezi'ndeki NSA temsilcisi hâlâ Dave Lau mu? Open Subtitles هل ما زال (ديف لاو) الممثل الأول لوكالة الأمن القومي في مركز العمليات؟
    Rockefeller Merkezi'ndeki Noel Ağacı'na gidelim. Open Subtitles يجب أن نذهب إلى شجرة عيد الميلاد في مركز (روكفلر) -نعم
    Sekiz misafir bilim insanı San Francisco yakınındaki Ames Araştırma Merkezi'ndeki diğer 14 bilim insanıyla bir araya gelip toprakta yaşam belirtisi olup olmadığını inceleyecekler. Open Subtitles "ثمانية باحثين سينضمون إلى أربعة عشر آخرين" في مركز ابحاث "اميس" بالقرب من "سان فرانسيسكو" "لتحليلها للعثور على دليل وجود حياة"
    Kendine "Şişko Amy" diyen Avustralyalı şarkıcı tarihî Kennedy Merkezi'ndeki kutlamada dün akşam Başkan'a büyük Avustralya'dan doğum günü hediyesi verdi. Open Subtitles المغنية الأسترالية التي تسمي نفسها (آيمي) السمينة{\pos(192,047.163)} أعطت الرئيس هدية من "الأسفل" أثناء إحتفال البارحة{\pos(192,047.163)} المقام في مركز (كينيدي) التاريخي{\pos(192,027.163)}
    Almanya'daki Landstuhl Tıp Merkezi'ndeki bir haftalık toparlanma döneminden sonra 28 yaşındaki sosyal hizmet görevlisi Sarah Goode Birleşik Devletler'e döndü. Open Subtitles بعد إسبوع من التعافي و إعادة الإندماج في مركز لاندشتول الطبي في ألمانيا العاملة الإجتماعية (سارة جود) البالغة من العمر 28 عامًا في طريق عودتها إلى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more