Temel teknoloji merkezlerinin ötesine bakmak için uğraştılar ve tasarımcıların portfolyosuna odaklandılar, aile ağacına değil. | TED | بحثوا عن أفراد جدد بعيدًا عن مراكز التكنولوجيا الكبرى وركزوا على سيرهم الذاتية، لا الأنساب الخاصة بهم. |
Bilgi işlem merkezlerinin ve büyük işlerin çağına. | TED | إنه عصر الأعمال الضخمة و انتشار مراكز بيانات الكمبيوتر. |
Bu her yerde günlük bakım merkezlerinin baş belasıdır, karabasan gibidir. | TED | و هذا وباء مراكز الحضانة في كل مكلن يعني مثل داء سيلان الأنف |
Uçan aletlere merakları var, merkezlerinin St. Petersburg'da olduğunu sanıyoruz. | Open Subtitles | تجار أسلاحه من الطراز الأول مقرهم سان بيترسبرغ |
Yeni kurulan oy kullanma merkezlerinin önünden protesto haberleri geliyor. | Open Subtitles | تردنا تقارير عن ترتيب مظاهرات... خارج العديد من مراكزنا للتصويت حديثة التأسيس |
Komuta merkezlerinin tam üstündeyiz. | Open Subtitles | نحنُ أمام مركز قيادتهم مُباشرة. |
İşte bu işleme merkezlerinin bir kombinasyonu değişik yollardan anlam çıkarmamıza yardım eder. | TED | أذن مجموع مراكز معالجة هذه يساعدنا في صنع معاني بطرق مختلفة |
Beyin faaliyetleri hafıza merkezlerinin aktif olmadığını gösteriyor. | Open Subtitles | تشير مراكز نشاط المخ أن مراكز الذاكرة لا تعمل |
Uydumuz, dağıtım merkezlerinin yalnızca %60'ını gözlemleyebiliyor. | Open Subtitles | إن القمر الصناعي يغطي 60 بالمئة فقط من مراكز التوزيع |
Bisikletler, rikşawlar ve atlı arabalar toplama merkezlerinin yerini duyurur. | Open Subtitles | الدراجات و العربات وعربات الخيل ستعلن عن مراكز التجمعات |
Ondan sonra ülkedeki bütün evlât edinme merkezlerinin etrafında başıboş dolaşıyor. | Open Subtitles | واصلت الحوم هكذا في كل مراكز التبني في الدولة |
Ve gücün alternatif merkezlerinin büyümesini görmeye başlıyorsunuz- Çinde, tabii ki, fakat benim kişisel tahminime göre Çin'in mükemmele çıkış yolu pürüzsüz değil. | TED | وتبدأ في رؤية مراكز القوة البديلة تنبني -- في الصين، بالطبع، لكن تخميني الخاص هو أن صعود الصين إلى العظمة ليس سلسا. |
Bu ülkelerden ve diğer ülkelerden askeri birliklerin gelerek hastalığa yakalananların karantinaya alınacağı Ebola tedavi merkezlerinin inşasına yardıma ettiğini gördük. | TED | شاهدنا العساكر من هذه البلدان و أخرى أبعد منها آتين ليساعدوا في بناء مراكز معالجة الإيبولا التي ستستخدم لعزل أولئك الذين كانوا مرضى. |
Garcia, şüphelinin güvenli bölgesindeki sığınma evi ve akıl sağlığı merkezlerinin listesini istiyorum. | Open Subtitles | جارسيا ", احتاج لقائمة بمنازل المشردين و مراكز الصحة النفسية التى تقع فى منطقة راحة المجرم |
CIA köstebekleri mülteci merkezlerinin içlerinde. | Open Subtitles | وفي مراكز المخابرات ومحطات اللجوء |
Bu eylem planının, yani emniyet takviyeli oy kullanma merkezlerinin, sandıkların korunması açısından gerekli olduğu kanısındayız. | Open Subtitles | ...نرى الآن أن مسار التحرك هذا أي مراكز الاقتراع... ...مع عدد من رجال الشرطة المضاف |
İkinci Caddedeki merkezlerinin yakınındaki... terkedilmiş bir tiyatroda bulunmuştu. | Open Subtitles | اكتشفت جثته في مكان عام (( في مقرهم الثانى )) |
İkinci Caddedeki merkezlerinin yakınındaki... terkedilmiş bir tiyatroda bulunmuştu. | Open Subtitles | (( في مقرهم الثانى )) |
Özgürlük merkezlerinin ne kadar önemli olduklarının farkında. | Open Subtitles | هي تعلم كم هي مهمة مراكزنا. |
Durun, Elia'ya gönderdikleri dosyanın çıkış noktasını bulabilirsek merkezlerinin nerede olduğu konusunda bilgi edinebiliriz. | Open Subtitles | انتظروا، لو بإمكاننا تعقب جهة الأصل للملف الذي أرسلوه إلى (إليا)، -لربّما سنحصل على مكان مركز قيادتهم . |