Bir kızın mermiyle ne işi olur bilemezsin. | Open Subtitles | أنت لا تعرف أبدا متى قد تحتاج الفتاة إلى رصاصة |
Kırk dörtlük gümüş bir mermiyle ne vurabilirsin ki? | Open Subtitles | مالذي يمكن أن تقتله رصاصة عيار 44 ؟ على أن تكون فضية |
Tek mermiyle yapamıyorsan, hiç yapma. | Open Subtitles | إذا لا تستطيع أن تفعل ذلك برصاصة واحدة, فلا تحاول أبداً ؟ |
Yani, bu adamın kafasında bir mermiyle dünyanın daha iyi şartlar altında olacağına inanmıyorsam... | Open Subtitles | لَكنِّي لدى إذن إذا كنت لا أَعتقدُ بأنّ العالمَ سيصبح أفضل حالاً برصاصة في رئسِ هذا الرجلِ |
Kafatasına giren mermiyle oluşan hidrostatik şok beyin hasarına yol açabilirdi. | Open Subtitles | إن الصدمة الإستاتيكية لإصطدام الرصاصة بالجمجمة كانت كفيلة بإحداث تلف بالمخ. |
Sana gerçek mermiyle dolu bir silah vereceğimi mi düşündün? | Open Subtitles | انت لم تفكر بأني اعطيتك مسدس وبه رصاصات حقيقية، صحيح؟ |
Beş mermiyle işinizi halledemiyorsanız, rastgele atış yapıyorsunuz demektir ki bu durumda fazladan bir altı mermi de pek işe yaramaz bence. | Open Subtitles | إن كنت لم تستطع إنهاء المهمّة بخمس طلقات، إذن ستصبح فريسةً للطلقات المعاكسة، وفي هذه الحالة لن أعتمد على ستّ طلقات أخرى |
Philippe Neuville'in cesedi vücudunda 2 mermiyle çöp tankında bulununca herkes Gonzales'ten şüphelendi. | Open Subtitles | عندما وجد إبن نيوفيل ميت في الحاوية تم رميه بالرصاص مرتين كونزالس كان المتهم الأساسي. |
Pekala Bay Woods yeni şarkınız mermiyle beraber 3 numara olacak. | Open Subtitles | أغنيتك الجديدة ستكون بالترتيب الثالث بفضل رصاصة |
Ya seninkilerden biri bir plastik mermiyle parçalansaydı? | Open Subtitles | ماذا لو أن أحد أفراد عائلتك مزقته رصاصة بلاستيكية؟ |
Şu anda kızının kafasını bir mermiyle dağıtsam ne hissedersin? | Open Subtitles | ما الذي يجعلك تظن أني لن أضع رصاصة في رأس ابنتك الآن ؟ |
Tek mermiyle mümkün değil. Ama mesafe tahmininde bulunabilirim. | Open Subtitles | لَيسَ مَع فقط رصاصة واحدة، لَكنِّي يُمْكِنُ أَنْ أُقرّبَ مسافةَ. |
Kafasında bi mermiyle cennete göndermem söylenmişti. | Open Subtitles | لقد أمِـرت أن أرسله للجنة برصاصة في رأسه |
Transwarp ışınlama kavramı gözlerin bağlı halde at binerken bir mermiyi daha küçük bir mermiyle vurmaya çalışmak gibidir. | Open Subtitles | إن فكرة الانتقال والسفينة تنطلق أسرع من الضوء مثل .. محاولة إصابة رصاصة برصاصة أصغر وأنت ترتدي عصبة عين وتركب حصاناً |
Kayıp pilotun kafasında bir mermiyle bulunduğunu düşünürsek bu akıllıca bir hareket.. | Open Subtitles | وهي خطوة ذكية لأنّ الطيار المفقود أُصيب برصاصة في الرأس. |
Ofisim bu mermiyle son derece yakından ilgilendi ve polis departmanının izniyle mermi ve sanığın silahıyla denemeler yaptık. | Open Subtitles | مكتبي كان بغاية الاهتمام بهذه الرصاصة وبإذن من هيئة الشرطة قمنا بإدارة الفحوصات للرصاصة ولمسدس المتهم |
Balistik'in mermiyle bu tüfeği eşleştiremediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتعني أن خبراء القذائف ليس بإمكانهم الربط بين الرصاصة وهذه البندقية؟ |
Birkaç varil benzin ve birazcık mermiyle şehri getirdiğim noktaya baksana. | Open Subtitles | انظر ما فعلته بهذه المدينة ببضعة براميل من الوقود وبضعة رصاصات |
Gecenin bir yarısı, Schlomo mideni yakan altı mermiyle uyanmanın ne demek olduğunu takdir et. | Open Subtitles | أنت تستيقظ في منتصف الليل و ست رصاصات في معدتك ممدداً في بركة من دمك |
Test mermisi kanıt mermiyle uyuştu. | Open Subtitles | أختبار طلقات النار يطابق طلقات الأدلة |
Ve sonra bu mermileri, bulduğunuz silahtan ateşlediğim mermiyle karşılaştırdım ama yiv izleri uyuşmadı. | Open Subtitles | وقارنتها بالرصاص الذي أطلقته من المسدس المظهر الخارجي لا يطابق. |
Ben de onu Janelle Rowe'u öldüren mermiyle karşılaştırdım. | Open Subtitles | اذن,سأقوم بمقارنتها بالرصاصة التى قتلت بها (جانيل رو) |
Elektra, kafana yediğin bir mermiyle işin bitecek. | Open Subtitles | سينتهي الامر بك يا اليكترا برصاصه في رأسك |
Ama Addie Finch'i öldüren mermiyle uyuştu. | Open Subtitles | " أجل لكنه طابق التصدع للرصاصة التي قتلت " فينش |
Namlunun ucundaki mermiyle evlenmektense kendi firmamı kaybetmeyi yeğlerim. | Open Subtitles | ليس لدي مانع ان اخسر شركتي في مقابل ان تتم عملية الإندماج |