| Bundan dolayı daha uzak mesafeleri koştukça, hayallerim daha da büyüyordu. | TED | فكلما زادت المسافات التي أركضها، كلما كبرت أحلامي، |
| Bu süre boyunca ışık çok geniş mesafeleri aşmıştır. | Open Subtitles | في نفس الوقت الذي يقضيه الضوء في رحلته عبر هذه المسافات الواسعة |
| Benim sorunum da bu işte. Aramızdaki mesafeleri hiçe sayarak beraber çalışmamızı çok isterdim. | Open Subtitles | أنا أتسائل ما إذا كنا قادرين أن نتعامل معاً تجارياً برغم المسافات التي تفرقنا |
| Belki de gelişmiş medeniyetler, dış uzaydan ziyade iç uzayı keşfetmeyi seçtiler veya kısa mesafeleri keşfedecek mühendisliğe sahipler. | TED | ربما تختار حضارة متقدمة استكشاف الفضاء الداخلي بدلاً عن الفضاء الخارجي، أو الهندسة لمسافات قريبة بدلاً عن البعيدة. |
| Kuşkusuz kardeşleri uzun mesafeleri koşabiliyor ve avlanabiliyordu... ...muhtemelen de bunu yaparken terliyorlardı. | TED | وبالتأكيد أشقائه قادرين على الجري لمسافات طويلة يطاردون الصيد، وربما يتصببون عرقا كما فعلوا ذلك. |
| Işık bu kadar hızlı yol aldığı ve hızı sabit olduğu için onu evrende çok uzak mesafeleri ölçmek için kullanabiliriz. | Open Subtitles | ولأن الضوء بسرعة وسرعته ثابتة، علينا الاستفادة بها لنا بقياس المسافات في الكون. |
| Böyle süpernovaların tamamı aynı elektrik gücüne sahip olduğu için evrenin en uzak kısımlarına kadar olan mesafeleri ölçmek için uygun araçlardır. | Open Subtitles | و لأن كل السوبرنوفات المشابهة لديها مثل هذه الطاقة هُناك أدواتٌ مثالية لقياس المسافات إلى أبعد أصقاع الكون. |
| Gelecek nesiller, bu büyük mesafeleri aşacak bir iletişim yolu bulana kadar yapabileceğimiz tek şey tahminde bulunmak. | Open Subtitles | ولكن .. وحتى تعثر الأجيال المستقبلية على وسيلة ما للإتصال يمكن إستخدامها في هذه المسافات الشاسعة .فإن كل ما نستطيع فعله الآن هو التخمين |
| mesafeleri hesaplamada kötüyüm, her zaman kötüydüm. | Open Subtitles | أنا فقط... سيء بحساب المسافات ولطالما كنتُ كذلك |
| mesafeleri yok eden | Open Subtitles | وتمحو كل المسافات |
| Tüm mesafeleri yok et. | Open Subtitles | ستدمر كل المسافات |
| Bana bakmayın. Uzun mesafeleri koşamayacağını söyleyen Beyer'di. | Open Subtitles | لا تنظر إليّ, (بير) الذي قال بأنك لا تستطيع أن تتولى أمر المسافات الطويلة. |
| Hadi bütün mesafeleri silelim. | Open Subtitles | دعنا نزيل هذه المسافات |
| Okyanusta sebep olduğumuz sesler değişik frekanslarda olabilir ve çok büyük mesafeleri katedebilirler. | TED | الضجيج الذي نلقي به في المحيط يأتي بكل الترددات المختلفة التي بوسعها أن تسافر لمسافات طويلة. |
| Bir haftalık süre zarfında, sekiz kilometreden uzun mesafeleri koşması yasaklanmıştır. | Open Subtitles | ممنوع من الجري لمسافات أكثر من خمسة أميال لأسبوع |
| Bunun teoride anlamı tek bir insan ömrü içinde olağanüstü mesafeleri aşıyor olabilirdik. | Open Subtitles | فهو يعني نظرياً إمكانية السفر لمسافات شاسعة خلال عُمر الإنسان |
| Aborjin halkı 500 kilometreyi aşan uzun mesafeleri kat edebilir. | Open Subtitles | ؟ بإمكان السكان الأصليين السفر لمسافات طويلة ، أكثر من 300 ميل |
| Çıkardıkları garip sesler uzun mesafeleri kat edebilir. | Open Subtitles | ذلك الصوت الذي يصدر عنها ينتقل لمسافات طويلة ، و هم مضطرون لذلك |