Bu deniz suyuyla dolu bir depo ve şırıngada, ürettiğimiz yapıştırıcı formülasyonlarından biri var. Yapıştırıcıyı, tamamen suyun altında bir metal parçası üzerine yayıyoruz. | TED | هذا خزان به مياه البحر، وفي تلك المحقنة واحدة من تركيباتنا اللاصقة، وما نفعله هو أننا نوزعها بالكامل تحت الماء على قطعة من المعدن. |
Paramızın çoğu gibi, sadece bir metal parçası. | TED | بأغلب النقود الخاصة بنا، كانت فقط قطعة من المعدن. |
Pekala aptal metal parçası beni efendine götür. | Open Subtitles | حسناً، يا قطعة المعدن الغبيّة خُذيني إلى قائدكِ |
Küçük, mantar biçiminde bir metal parçası arıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبحث عن قطعة معدن بهيئة حبّة فطر صغيرة |
Küçük bir metal parçası, hem geçmişi hem de geleceği söylüyor. | Open Subtitles | قطعة معدنية صغيرة تخبرني بالماضي والمستقبل |
Bence beynindeki o metal parçası çok fazla hasara yol açmış. | Open Subtitles | أعتقد أن القطعة المعدنية في دماغك أحدثت ضرراً جسيماً |
Küçücük metal parçası, bütün o yükü taşıyacak mı? | Open Subtitles | أستحمل تلك القطعة المعدنيّة الصغيرة كلّ هذا الوزن؟ |
Özellikle de üzerinizde mücevher veya metal parçası varsa. | Open Subtitles | خاصةً إن كنتم ترتدون أي حلي أو بأجسادكم أي نوع من المعادن |
Fıçıdan bir metal parçası fırladı ve Dennis'in sikine çarptı. | Open Subtitles | قطعة من المعدن طارت من البرميل وضربت دينيس مباشرة في القضيب |
Bir metal parçası sizin için nasıl bu kadar önemli olabiliyor? Kartal alelade bir metal parçası değil. | Open Subtitles | كيف يمكن أن تعني قطعة من المعدن الكثير بالنسبة لك؟ |
Bu metal parçası size bir şey ifade ediyor mu? | Open Subtitles | قطعة المعدن هذه أتعني شيئا بالنسبة لك ؟ |
- Beraberinde taşıdığın metal parçası nedir? | Open Subtitles | ما قطعة المعدن تلك التى تحمليها معكِ؟ |
Haklı olabilir. Bir metal parçası ya da pencere olabilir. Ya da ne bileyim işte. | Open Subtitles | لعلّه محقّ، فلعلّها قطعة معدن أو نافذة أو لا أعلم. |
Bunun var olmasının tek nedeni resim çekimi. - metal parçası bir şey. | Open Subtitles | {\pos(192,230)} السبب الوحيد لوجود هذا هو فرصة لإلتقاط صور، إنّها قطعة معدن فحسب. |
Küçük bir metal parçası, hem geçmişi hem de geleceği söylüyor. | Open Subtitles | قطعة معدنية صغيرة تخبرني بالماضي والمستقبل |
Mae'nin metal parçası dursun, aradığın sokağı buldum Clara. | Open Subtitles | بوضع القطعة المعدنية لسارا جانباً وجدتُ الشارع الذي تبحثين عنه .. كلارا |
Özellikle de üzerinizde mücevher veya metal parçası varsa. | Open Subtitles | خاصةً إن كنتم ترتدون أي حلي أو بأجسادكم أي نوع من المعادن |