Umarım bu insanlar, bu serserileri bir gün mezarlarına postalar. | Open Subtitles | آمل يوماً ما لهؤلاء الناس ركل التافهين مثله إلى قبورهم سنفعل |
mezarlarına girilmesini sevmedikleri için onları kumla kaplayıp, fenalıklara karşı uyarı olsun diye harfler kazıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يحبون أن تُغتصب قبورهم لذا يغطونهم بالرمال ويكتبون كلمات لتحذيرهم من المفسدين |
Bütün akrabaların Kral için savaşmıştı resmen onların mezarlarına tükürdün. | Open Subtitles | وعشيرتك التي حاربت من أجل الملك ستبصق على قبورهم |
Ölü ulusların mezarlarına girdim, son yabani kabilelerimizle dolu olan. | Open Subtitles | , دخلت قبور الأمم الميتة ركبت مع قبائلنا الوحشية الأخيرة |
Bu gece buraya gelirken ailemin mezarlarına uğradım. | Open Subtitles | عندما كنت متجهاً الى هنا الليلة, توقفت لزيارة قبور عائلتي. |
Eğer oraya geçebilirsek yeraltı mezarlarına inebiliriz. | Open Subtitles | لو اننا دخلنا هناك فسيمكننا أن ننزل إلى سراديب الموتى |
mezarlarına bile hiç gitmedim. Buraya bile hiç gelmedim. | Open Subtitles | لم اذهب الى قبورهم لم اتي الى هنا اصلا |
Bütün Al Majid ailesi bu lekeyi mezarlarına taşımalı. | Open Subtitles | عائلة (المجيد) جميعها يجب أن تحمل هذا العار معها إلى قبورهم |
Isabel'in halkı mezarlarına kökü topraktan ayrılmış çiçekler koymaz çiçekler solar, ve ölümü ölümle süslerler... ama nasıl mezarın yerini nasıl doğru dürüst belirleyeceğiz? | Open Subtitles | قوم (ايزابيل) لا يضعون ورود على قبورهم الورود تذبل وكأنها تزين الموت بموت آخر |
Joshua söylemişti bana. mezarlarına gittim... | Open Subtitles | أخبرني (جوشوا) بذلك، وزرتُ قبورهم... |
Annelerinin mezarlarına kusacağını söyledin. | Open Subtitles | لقد قلت أنك ستستفرغ على قبور أمهاتهم |
Her hafta gazetede yeraltı mezarlarına gelip bir daha çıkamayan insanlarla ilgili haberler çıkıyor. | Open Subtitles | هناك مقالات في الصحف كل أسبوع عن الناس الذين ينزلون للأسفل إلى سراديب الموتى ولا ينجحون بالعوده |