Kafalarını sallayıp diğer misyonerlerin yaptıklarından bahsettiler. | Open Subtitles | و لكنهم فقط تكلموا و اخبروني عن غيرهم من المبشرين الذين ضحوا اكثر بكيثر |
Bu tapınak mezarlarından çıkıp gelen misyonerlerin... huzur bulduğu bir yerdir. | Open Subtitles | أنت تنتهكين حرمة مكان استراحة حملة المبشرين من الماضي |
Bu misyonerlerin ayakları keskin taşlarla yarılıyordu. | Open Subtitles | وأقدام هؤلاء المبشرين تشققت من الصخور الحادة. |
Başkan rehinelerin durumunun farkında ve misyonerlerin güvenliği konusunda endişeli. | Open Subtitles | ،الرئيس مدرك تماما لحالة المختطفين .وهو قلق على سلامة الدعاة |
Esir edilmiş misyonerlerin ailelerine ulaşıldı fakat fidye notunun detayları şu ana kadar açıklanmadı. | Open Subtitles | تفاصيل الفدية لم يفصح عنها بالوقت الراهن حتى يتم الاتصال بعائلات الدعاة المختطفين |
Başkan misyonerlerin kurtarılması konusundaki çabalara tam destek vereceğini ancak fidye ödenmeyeceğini belirtti. | Open Subtitles | تعهد الرئيس بتقديم الدعم الكامل من المجهود لانقاذ الدعاة مع أنه لن تدفع أي فدية |
Karşılaştığım misyonerlerin yarısı göründükleri gibi değildirler. | Open Subtitles | نصف المبشرين الذين أقابلهم ليسوا كما يبدو عليهم. |
misyonerlerin yeri için sana ne ödüyorlar? | Open Subtitles | كم دفعوا لك ثمنا لمعرفة مكان المبشرين ؟ |
- misyonerlerin peşinde değiller. - Hayır. | Open Subtitles | لا يلاحقون المبشرين - لا - |
Salt Lake'ta bulunan Mesih İsa Kilisesi yetkilileri Rusya Samara görevinde bulunan diğer misyonerlerin güvenliğini sağlamak için acil olarak gerekli önlemleri aldı. | Open Subtitles | كنيسة السيد المسيح لقديسي اليوم الآخر "في سولت ليك" اتخذت اجراءات مباشرة لضمان سلامة جميع الدعاة الآخرين |
Kısa bir bilgilendirme telefonundan sonra misyonerlerin aileleriyle birlikte Senator Smith iyi bir gelişme olması amacıyla misyonerler için herşeyin yapılması konusunda devlet ve ulusal liderlere baskı yapıyor. | Open Subtitles | بعد اتصال قصير ،مع عوائل الدعاة قام السيناتور (سميث) باتخاذ خطوات كبيرة للضغط على الخارجية والقادة الوطنيين .ليقوموا بكل ما يستطيعون من أجل الدعاة |