| Almanya Başbakanı, Almanlar'ın mükemmel bir mizah anlayışı olduğunun altını çizdi. | Open Subtitles | الرئيس الألماني أكد للعالم أن الألمان يملكون حس دعابة كبير |
| Inez'den hoşlanırsın bence, sivri bir mizah anlayışı vardır ve çekicidir. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستعجبين بإينز لديها حس فكاهي كما أنها جذابة |
| Öyle görünüyor ki, beni kaçıranların değişik bir mizah anlayışı varmış. | Open Subtitles | يَبْدو أن مختطفيي لديهم طبع منحرف لطيف تماماً |
| Ama dalga geçiyordum. Kimsede mizah anlayışı kalmadı mı? | Open Subtitles | لكني كنت أمزح، بربك ألا يمتلك أحدٌ حس الدعابة ؟ |
| Benim müşterilerimin mizah anlayışı yoktur. | Open Subtitles | زبائني ليس لديهم أي حس للفكاهة |
| Bir geri zekâlı ya da çarpık bir mizah anlayışı olan katil. | Open Subtitles | أحمق أو قاتل جريء يملك حسّ دعابة كاذب |
| Bilemiyorum belki değişik bir mizah anlayışı olan bir mafya elemanı tarafından yapılmıştır. | Open Subtitles | ربما تعرض للضرب من قبل متشرد ما يتمتع بحس دعابة ساخر |
| Hayatında neler olmuş bilmiyorum ama bedenin başa çıkma mekanizması olarak bir mizah anlayışı geliştirmiş. | Open Subtitles | لا أعلم ما الذي حدث في حياتكِ وجعلكِ تطورين طبع الفكاهة بكِ كآلة نسخ. |
| İğrenç bir mizah anlayışı vardı. | Open Subtitles | لقد كان يتمتع بروح دعابة عالية |
| Sabırlı ve cana yakındı. İyi bir mizah anlayışı vardı. | Open Subtitles | كان صبوراً ولطيفاً كان عنده روح المرح |
| Kont mizah anlayışı falan olmayan çok nahoş bir adamdır. | Open Subtitles | الكونت رجل مقيت جداً ليس لديه حس دعابة بتاتاً |
| Değişik mizah anlayışı olan mafyadan mı bahsetmiştin? | Open Subtitles | حسنًا ماذا كنت تقول عن مجرم ذا حس دعابة ساخر؟ |
| O çok akıllı, harika bir mizah anlayışı var ve yatakta da yapı-marketlerdeki şu boya karıştırıcıları gibi çalkalıyor. | Open Subtitles | ولكن دعني أخبرك، إنها ذكية ولديها حس دعابة.. وهي تتحرك في الفراش كواحدة من اللواحات الهزازة في (شيرون وليامز) |
| Çarpıcı mizah anlayışı sayesinde Fransız üniversitesinin bayrağını yüksekte taşıyor. | Open Subtitles | متخصص في الصحوة، هو أيضاً يملك حس فكاهي مدمر. |
| Harika bir mizah anlayışı. | Open Subtitles | يا له من حس فكاهي رائع |
| Harika bir mizah anlayışı var, | Open Subtitles | , لديه حس فكاهي رائع |
| Kız kardeşimin korkunç bir mizah anlayışı vardır. | Open Subtitles | ان اختى لديها طبع التهجم جدا |
| Nereden bileceksin? Müzik sektörünün mizah anlayışı yokmuş. | Open Subtitles | من كان يعلم أن صناعة الموسيقى لا تملك حس الدعابة |
| - Bu benim sorunum değil. Ray, beni dinle. Yüzüğün gerçek sahibinin mizah anlayışı yok. | Open Subtitles | راى" إصغ إلىّ , المُلَّاك الحقيقيين لا يملكوا حس الدعابة. |
| İnsanları kesmek günlük işin olduğunda acımasız bir mizah anlayışı geliştiriyorsun. | Open Subtitles | يجب أن تتمتعي بحس الفكاهة في مجال كهذا |
| Espri yapmakta pek iyi olmayan hemşerileriniz mizah anlayışı bir harika. | Open Subtitles | القليل من الفكاهة الباكستانية الطريفة التي لست مشهورون جداً بها أنت وإخوانك في الوطن |
| Üzgünüm, Jack. Frederick'in başına gelen trajedi bana enfes bir mizah anlayışı sağladı. | Open Subtitles | أنا آسف (جاك)، المأساة التي حلت بـ(فريدريك) جعلتني أتحلى بروح دعابة ممتازة |
| Bizim Bay Soneji'nin iyi bir mizah anlayışı var. | Open Subtitles | السيد سونجى لديه روح المرح |