Eğer ki, birbirine yabancı, Modern bir topluma geri dönerseniz, tüm hayatınıza sarsıntıya uğramış bir biçimde devam edebilirsiniz. | TED | بينما إن رجعت إلى مجتمع عصري غير مترابط لربما بقيت آثار الصدمات معك إلى الأبد. |
Mary Clarence bize.. ..daha Modern bir manastırdan geldi. | Open Subtitles | ماري كلارينس قدمت إلينا من دير متحرر بعض الشيء. |
"Akıllı, sempatik ve genç bir adamla, isimsiz olarak kültürel konularda mektuplaşmak isteyen Modern bir bayan." | Open Subtitles | فتاة متحضرة تود المراسلة مجهولة عن مواضيع ثقافية مع شاب ذكى و عاطفى |
Güldü ve Modern bir kıza göre eski modayım dedi. Komik. | Open Subtitles | ضحك وقال أنني قديمة الطراز بالنسبة لفتاة عصرية |
Böylelikle Modern bir uzay aracı dahi günümüzde aracın bir ucundan diğer ucuyla konuşmak için dahi internet protokolünü kullanıyor. | TED | حتى سفن الفضاء الحديثة هذه الأيام تستخدم بروتوكول الإنترنت لإجراء المحادثات من نهاية السفينة إلى الأخرى. |
Ama TED için burada olduğum için, konuşmamı daha Modern bir şekilde yapmaya karar verdim, TED ruhuna uygun bir şekilde, ve sizler için birkaç slayt hazırladım. | TED | ولكن حيث إنني هنا في تيد، قررت أن أقدم حديثي هنا بطريقة أكثر حداثة و من محيا أجواء تيد، أعددت لكم بعض شرائح العرض هنا |
Gözümde canlandırdığım Amerika gayet Modern bir yer. | Open Subtitles | فى تخيلى أمريكا مكان متحضر بشكل رائع |
Modern bir toplum içinde Modern bir kadın olarak büyürsün. | Open Subtitles | لتكوني امرأة عصرية بمجتمع متمدن |
Tamamlanmamış realitenin... ..ontolojisi aracılığı ile, sinema gerçek anlamda Modern bir sanattır. | Open Subtitles | يتجسد في وجود الواقع غير المكتمل ما يجعل السينما فن شديد المعاصرة |
O da Modern bir şeytan etkisi, tanrının adamı ölüm meleğine dönüşüyor. | TED | وهو بهذا يمثل أثر لوسيفر في العصر الحديث. رجل يخدم الله يتحول إلى ملاك للموت. |
Dışarıda iyi zaman geçiriyorsun, sonra bu deliğe geliyorsun. Modern bir ev almalıyız. | Open Subtitles | نقضي وقتاً ممتعاً بالخارج ثم نعود إلى هنا، يلزمنا بيت عصري |
Dışarıda iyi zaman geçiriyorsun, sonra bu deliğe geliyorsun. Modern bir ev almalıyız. | Open Subtitles | نقضي وقتاً ممتعاً بالخارج ثم نعود إلى هنا، يلزمنا بيت عصري |
Bilirsin 2020'deyiz ve ben Modern bir adamım. | Open Subtitles | أتعلمين ، إنه العام 2020 ، أنا رجل متحرر |
Ben de kendimi oldukça Modern bir insan olarak görürdüm. Bunun normal olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | أنا أرى نفسي كرجل متحرر بالكامل ولكن أتعتقدين أن هذا طبيعي؟ |
Ben Modern bir kız olduğumu düşünmek istiyorum. | Open Subtitles | أحب أن أظن بأنني فتاة متحضرة. |
- Ne Modern bir anne, değil mi? | Open Subtitles | -أليست هذه أم متحضرة |
Oradaki çok hoş ve Modern bir kız. | Open Subtitles | بمناسبة الحديث عن الجديد، فتاة عصرية جميلة لديك هناك. |
Çok bilmiş , Modern bir bayan olduğunu biliyorum isteksizlik var , hiç birşey seni etkilemiyor ve de heyecan yok. | Open Subtitles | أعرف بأنكى محنكة امرأة عصرية ذلك متعب جدا و لا شىء تحصلى عليه و ليس لديكى أيه عواطف |
Buna karşın, Modern bir tarikat, üyelerini diğerlerinden ayrı tutar. | TED | لكن المفارقة أن الطوائف الحديثة تفصل أعضاءها عن الآخرين. |
Suçluları bulabilecek Modern bir teknik | Open Subtitles | سنستخدم التقنية الحديثة لمكافحة الجريمة علمياً |
Aslında, daha Modern bir deneme. | Open Subtitles | ـ حسنًا، أنّها محاولة لأكون أكثر حداثة |
Modern bir lider olarak ortaya çıkacaksınız yeni çağa herkesten önce ayak uyduracaksınız çünkü yasaların sizi zorlamasına izin vermezsiniz. | Open Subtitles | ستتصرف كمدير شركة متحضر ...يتأقلم للقوانين الجديدة متفوقا على الاخرين... ...لانك لن تسمح للقانون ان يطردك |
Tıpkı senin gibi Modern bir aşık olarak geleceğim. | Open Subtitles | مثلك متمدن كحبيب ااتى سوف |
Bulduğum şeyleri en iyi şekilde değerlendirmek için bir dikiş makinesi aldım. Böylece bulduğum 90'ların modası giysileri daha Modern bir zevke uyarlayabilecektim. | TED | ولكي أنتفع من الأشياء التي عثرت عليها، اشتريت ماكينة خياطة لكي أعدّل ملابس التسعينات التي وجدتها لتناسب التصاميم المعاصرة. |
Dijital teknolojiyle bağlantı kurabilmek Modern bir mucize. | TED | إن الاتصال عبر التكنولوجيا الرقمية هو معجزة العصر الحديث. |