Zaten sıkıcı ve monoton olan hayat hayal gücünün yokluğunda, iyice katlanılmaz olur. | Open Subtitles | الحياة .. المملـة والمكررة تصبح مملة جداً عندما ينعدم الخيال |
Mantıksal olarak, itiraz edilemez cevap ama sesi - monoton, gerçekten biraz sıkıcı.. | Open Subtitles | اجوبتك منطقيَّة، و ممتازة، لكن النغمةَ - في الحقيقة نغمة احادية مملة |
Sizler, hayatımın sönük, monoton bir cehennem olmasının nedeni sizlersiniz! | Open Subtitles | أنتم أيها الناس, أنتم السبب أن حياتي جحيم راكد رتيب |
Peki, eğer maceranın tehlikeli olduğunu düşünüyorsanız, bir de monoton bir hayatı deneyin. | TED | حسنًا، إذا كنت تعتقد أن المغامرة خطرة، فجرب الرتابة. |
Sohbet olmadan yemekler çok monoton. | Open Subtitles | ان الأكل هنا ممل ورتيب جدا بدون محادثة |
Sensin o. monoton değil, aptal. En azından olması gerektiğinden daha aptal. | Open Subtitles | إنّه ليس مبتذل بل أحمق على الأقلّ أغبى مما ينبغي |
Her sahne dahiyane olursa filmin müthiş monoton olur. | Open Subtitles | لو أصبح كل مشهد متوقداً فسيصبح فيلمك رتيباً تماماً |
Michael, bir soru sorabilir miyim, sorgu odasındaki adam neden bana "monoton" dedi? | Open Subtitles | مايكل ، هل لي أن أسألك سؤالا لماذا الرجل في غرفة الاستجواب أشار إلي بذا الصوت الرتيب ؟ |
Baştan sona anlamsız, monoton karakterler ise katlanılmaz derecede can sıkıcı büyük bir topluluk gibi. | Open Subtitles | المشهدبأكملهأصبحفارغاوتافه... طاقمهمنالممثلين... مجموعة تذكارية مملة بشكل لا يحتمل |
monoton, siradan ve anlamsiz bir hayat yasama. | TED | لا تعش حياه رتيبة (مملة) عادية، لا معنى لها |
Evet, monoton olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | نعم , أعتقد أنها مملة قليلا ً |
Sonra içeri geldi. monoton bir sesle ve sertçe çünkü bizimle daha önce hiç konuşmamıştı. | Open Subtitles | ثم جاء وقال لنا بصوت رتيب وبلهجة غير لطيفة |
Yalnızca bir miktar monoton olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أعتقد بأنه قد يصبح رتيب نوعاً ما |
Stajyerlere bağırmak her gün aynı hastalıklarla karşılaşmanın ne kadar monoton olduğunu anlamamı sağladı. | Open Subtitles | صراخي على المتدربين جعلني أدرك كم هو أمر رتيب مواجهة الأمراض نفسها يوماً تلو الآخر ومهما فعلت |
Bu yolculuk birkaç gün daha sürecek, monoton geçmesine katlanamam. | Open Subtitles | تعرفين أنه أمامنا العديد من الأيام فى هذه الرحلة وأنا لا أتحمل الرتابة |
Bir şeyin monoton seyrinden sapmasını seviyorum. | Open Subtitles | فأنا أحب الأشياء التي تحيد عن الرتابة. |
Derinden değildi, sakin ve neredeyse monoton konuşuyordu. | Open Subtitles | لم يكن صوتُه عميقًا بل هادئا ورتيب |
Bu monoton sayılır, sizce de öyle değil mi? | Open Subtitles | هذا مبتذل نوعاً ما، ألا تظنون؟ |
Konuş onunla. monoton biri. | Open Subtitles | -تحدّث إليه، فهو رجل مبتذل |
Her sahne dahiyane olursa filmin müthiş monoton olur. | Open Subtitles | لو أصبح كل مشهد متوقداً فسيصبح فيلمك رتيباً تماماً |
Bunu monoton birinden almadım. | Open Subtitles | أنا لم أختره لنفسى يا ذا الصوت الرتيب |
Bu tekrarlanan yürüyüşler hayatım için bir çeşit... mecaz oldu: monoton ve amaçsız. | Open Subtitles | وأصبحت هذه الجولة المتكررة نوعاً من الاستعارة لحياتي رتيبة (أحادي النغمة) وبلا هدف |