"moral bozucu" - Translation from Turkish to Arabic

    • محبط
        
    • كئيب
        
    • محبطة
        
    • للكآبة
        
    • للاكتئاب
        
    • كئيبة
        
    • محبطاً
        
    • مخيبة للآمال
        
    • مخيب للآمال
        
    • كئيباً
        
    • إحباطا
        
    İnsanlara yardım edebilecek güce sahip olup da birşey yapamamak moral bozucu olmalı. Open Subtitles لابدّ وأنّه أمر محبط بأن تكون لديك القوة لتساعد الناس ولكن لا تكون قادراً لفعل شيء
    Bir şey söyleyeceğim, Gary, seninle takılmak çok moral bozucu. Open Subtitles علي ان اخبرك يا جاري التسكع معك محبط للغاية
    Kızın evlenirken orda olmamak çok moral bozucu. Open Subtitles انه لشئ كئيب ان تتزوج ابنتك و ألا تكون موجودا
    Yalnız yaşamak ve tek kişilik yemek pişirmek. moral bozucu. Open Subtitles هو فقط يَعِيشُ لوحده ويَطْبخُ لواحد.حاجة محبطة جدا.
    Evde hala ona ait eşyalar var. Çok moral bozucu. Open Subtitles لا تزال لديّ بعض أغراضها في المنزل . هذا أمر يدعو للكآبة
    O kadar da moral bozucu anlatmasana. Open Subtitles حسنا , ليس عليك ان تجعلى هذا يبدو كأنه مثير للاكتئاب
    Bazen okulun çok moral bozucu olduğunu söylerdi. Çünkü insanlar her zaman kavga ediyor ve öğretmenler istifa ediyorlardı. TED في بعض الأحيان كان يقول أن المدرسة كئيبة جداً لأن الناس فيها دائماً يتشاجرون كما أن المعلمين يتركون العمل فيها.
    Coşku vericiydi fakat bazen de moral bozucu. TED كان الأمر مبهجاً لكن محبطاً في بعض الأحيان
    Bunun ne kadar moral bozucu olduğunu tahmin edebiliyorum. Open Subtitles أنا أعرف كيف مخيبة للآمال التي يجب أن تكون.
    Çok moral bozucu. Ama en azından bir dosttan duydum. Open Subtitles هذا محبط للغاية لكن على الأقل سمعتها من صديق
    Eğer tespit edebildiğimiz tek şey kurbanın kimliği olursa, bu çok moral bozucu olur. Open Subtitles سيكون محبط للغاية إذا أكتشفنا هوية الضحية فقط
    Tanrısal gücü olan biri ile yan yana olmak moral bozucu olmalı. Open Subtitles لا بدّ أن السير بجانب شخص بقدرات إله أمر محبط
    Politikacıların uygun hücreleri bulmayı zorlaştırarak seçmenlerini memnun etmeleri moral bozucu olmalı. Open Subtitles لابد أنه محبط أن السياسيين إنقادوا لتلك القاعدة بجعل من الصعب إكتساب أجنة ملائمة
    Oldukça moral bozucu çünkü yavruları tam manasıyla görebileceğimiz tek yer burasıydı. Open Subtitles هذا امر محبط لأنه المكان الوحيد الذي تمكنا فيه بالفعل من رؤية الجراء.
    - moral bozucu. - Hoş mu şimdi bu? Open Subtitles انه كئيب بشدة الآن هل هذا لطيف؟
    - Olmaz. Çok moral bozucu olur. Open Subtitles لا طريقها كئيب جداً
    Hadi, bu yer moral bozucu. Open Subtitles هيا, هذا المكان كئيب
    Hiç benim kadar moral bozucu biri gördün mü yoksa ben ilk miyim? Open Subtitles هل سبق وصادفتِ محبطة مثلي أم أنني الأولى؟
    Sadece, bana canının istediğini yapabiliyor olması çok moral bozucu. Open Subtitles إنها فقط محبطة هذا ما يجعلها تفعل هذا بي.
    - moral bozucu reklam seçmeleri sosisli satıcısı veya basuru oynaması gereken reklamlar. Open Subtitles نعم للدعايات المسببة للكآبة حيث سيقوم بلعب دور بائع الهوت دوج أو مريض مصاب بالبواسير
    O zamanlar tam fiziksel olarak dolgunlaştığım zamanlardı, ve diğer kızlardan çok daha hızlı dolgunlaşıyordum, ve, doğrusunu isterseniz, burç sembolümün bir terazi olması bana sadece uğursuz ve moral bozucu gelmişti. TED وكان هذا في وقت قريب من أن بدأت ازداد وزنا، وكنت ممتلئة أكثر بكثير من الكثير من الفتيات الأخريات، وبصراحة ، فكرة ان برجي كان الميزان بدت كانها لا تحمد عقباها و مثيرة للاكتئاب.
    Filmin tam ortasında elde ettiğimiz şey ise, ..., muhtemelen tüm sinema tarihi boyunca en moral bozucu cinsel ilişkilerden biridir. Open Subtitles ما يحدث في منتصف الفيلم على الأرجح أكثر ممارسة جنسية كئيبة في تاريخ السينما
    moral bozucu olacağını tahmin ediyordum ama bir şeyler yapmak zorunda olduğumu hissettim. Open Subtitles أعتقد أنه كان محبطاً قليلاً لكن، شعرت بأنه يجب ان أفعل شيئاً
    Sanırım moral bozucu bir haber vereceğim. Open Subtitles أظن بان لدي أخبار مخيبة للآمال
    - Biliyorum, moral bozucu. - Becerdim sanmıştım. Open Subtitles أنا أعلم، هذا مخيب للآمال ظننت أنني امتعتك
    - Biraz moral bozucu değil mi? Open Subtitles أليس هذا أمرا كئيباً ؟
    Asıl moral bozucu olan şey bunun tek bir vaka olmaması bu gelişen ülkelerin hepsinde meydana geliyor. TED والأكثر إحباطا أن تلك لم تكن حادثة مفردة؛ هذه تحصل على امتداد الدول النامية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more