Çok muğlak bir bölge, kalçası, sırtının aşağısı falan. | Open Subtitles | إنها منطقة مبهمة قريب من وركها، الجزء الخلفي السفلي |
Fakat muğlak dedikodulardan ibaretlerdi, yerini kimse bilmiyordu. | Open Subtitles | لكن لم يكن هناك أكثر من إشاعاتٍ مبهمة عن مكانها المحتمل |
Tekrar yazdım. Okuduğum zaman çok daha muğlak olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد أعدت كتابتها وعندما أقرأُها الآن أجدها غامضة أكثر ممّا ينبغى |
Tıpta biz buna "muğlak kayıp" deriz. | Open Subtitles | من الناحية الطبية نحن نسميها خسارة غامضة |
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç, muğlak. | Open Subtitles | إعتراض يا سيادة القاضي.. هذا مبهم ماهو المبهم؟ |
Bunun muğlak bir ifade olduğunu farkındayım. | TED | انا أرى ان هذه افتراض غامض |
Sonsuzluk önceleri sonu olmayan muğlak bir sayı iken, | Open Subtitles | حيث كانت المالانهاية سابقاً مُجرد عدد مُبهم لا نهاية له، |
- Kurbanın komşusu ihbar hattını arayıp muğlak mesaj bıraktı. | Open Subtitles | اتصلت جار المتوفي على الخط المباشر، تركت رسالة مبهمة |
Kendi annemle alâkalı gerçekten bana yol dahi gösteremeyecek muğlak bir hafızaya sahibim. | Open Subtitles | لدي ذكرى مبهمة عن والدتي لا شيء حقاً ليقودني |
Olayı "arkadaşlık" gibi muğlak ifadelerle karıştırmayalım. | Open Subtitles | فدعينا لا نشطح لأشياء محيّرة مبهمة المعايير كالصداقة. |
Nesneleri anlamayı seviyorum, ama yaptığım şeylerden sonuçta ortaya çıkanlar aslında tamamen muğlak. | TED | ورغبتى لإيجاد حلول لها , ولكن النتيجة النهائية لما أفعله تكون مبهمة تماما . |
İtiraz ediyorum. Belirsiz ve muğlak ifadeler kullanılıyor. | Open Subtitles | إعتراض على التأليف، حجّة مبهمة وغامِضة |
Son teklifinizde kullanılan ifadeler biraz muğlak. | Open Subtitles | فطريقة حديثك في عرضك الأخير غامضة |
Haydi, hakaret et bana, ama şu muğlak askeri dağarcığını kullanarak. | Open Subtitles | هيا , أهني باستخدام إشارات عسكرية غامضة |
Elimdeki tek şey, rahiplerin sahip olduğu, hayat ve ölümle ilgili muğlak fikirler. | Open Subtitles | كل ما لدي هي افكار غامضة عن الحياة والموت التي يكونوا الكهنة مزودين بها كل ما لدي هي افكار غامضة عن الحياة والموت التي يكونوا الكهنة مزودين بها |
Çok güç. Çin, Rusya. muğlak. | TED | الصين.روسيا.دول غامضة. |
Fallon, mükemmel. Geçmişi sizinki kadar muğlak biri. | Open Subtitles | رائع ، فالون رجل ذو ماض مبهم مثلك تماما |
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç, muğlak. | Open Subtitles | إعتراض يا سيادة القاضي.. هذا مبهم |
Biraz muğlak. | Open Subtitles | هذا مبهم قليلاً |
Size söyleyeceği 3. şey ise biraz muğlak, ama bence ilginç ve önemli, ve o da şu ki, eğer daha gelişmiş bir toplumdan sinyal geldiğini keşfederseniz, çünkü gelecek, bu size bizim olasılıklarımız hakkında bir şey anlatacaktır, ki o da şudur, biz kaçınılmaz olarak kendimize zarar vermeye mahkum değiliz. | TED | الأمر الثالث الذي سنعلمه غامض نوعاً ما, ولكنه باعتقادي مثير للإهتمام, وهوه أنه إذا عثرت على إشارة قادمة من حضارة متقدمة جداً, لأنهم سيكونون كذلك, هذا سيبيّن لك شيئاً عن إحتمالاتنا, أننا لن ندمّر أنفسنا بالضرورة. |
Bu parçaları yaparken, daima bulmaya çalıştığım bir nokta var ki açıkça söylediğim bir şey var ve çok basit, aynı zamanda da çok muğlak. | TED | عندما أصنع هذه الآلات ، أحاول دائما أن أجد نقطة ما أستطيع من خلالها أن أقول شىء واضح و بسيط جداً , ولكن فى نفس الوقت يكون غامض جداً . |
İtiraz ediyorum, muğlak ifadeler. | Open Subtitles | إعتراض، سؤال مُبهم |