| Şimdi, biliyorum ki böyle bir durumda cana yakın davranıp, bu kutsal birleşmenin mucizelerine methiyeler düzmem bekleniyor. | Open Subtitles | والآن، أعلم أن مناسبة كهذه، من المُتوقع أن أكون لطيفًا، ومُغاليًا في ثنائي على عجائب هذا الرباط المُبارك. |
| Seni Portland'ın mucizelerine inandırmış mıydım? | Open Subtitles | اقلت لك عن عجائب بورتلاند؟ يجب اريك اياها |
| Bilim, Tanrı'nın mucizelerine isim verme yöntemimiz olabilir. | Open Subtitles | العلم ممكن ان يكون طريقة لما نسميه عجائب الله |
| Bu lanet kasaba halkının zihinlerini eski sinemanın mucizelerine açmak ve eğer bir kişiyi bile geçmişe gitmeye ikna edebilirsem işte o zaman doğru bir yatırım olmuş demektir. | Open Subtitles | بل إنارة العقول المتحجرة لسكان البلدة إلى عجائب السينما القديمة وإذا استطعت إنارة عقلٍ واحد كل لحظة من الوقت عندها استثماري سيكون قد آتى أُكله |
| Bilimin mucizelerine tanıklık edin! | Open Subtitles | عجائب العلم |