Ancak, herkesin mutlu mesut yaşadığı türden bir hikaye değil.. | Open Subtitles | ولاكنها ليست تلك القصة , التي يعيشها الجميع بسعادة دائمة |
10 yaşında Zaman Efendileri'yle dolu bir evde mutlu mesut yaşayabiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني التعامل بسعادة مع منزل مليء بسادة زمان عمرهم 10 سنوات |
Deliler gibi sevişip, çocuklar yetiştirip, mutlu mesut yaşayabileceğini mi sandın? | Open Subtitles | تعتقد بأنّك تستطيع ممارسة الجنس معى مثل ثعالب الماء بساط إرتفاع يفرّ وبشكل مباشر بسعادة أبدا بعد؟ |
Okyanusa paraşütle atlayacaktınız, uçak patlayacaktı ve mutlu mesut yaşayacaktınız. | Open Subtitles | تقفزون بالمظلات فوق المحيط، الطائرة تنفجر، وتعيشوا في سعادة دائمة |
Belki de sen bana mutlu mesut ailenizi nasıl ikiye böldüğünü anlatabilirsin. | Open Subtitles | لربما يمكنك إخباري كيف تمكّن من تقسيم عائلتكم السعيدة إلى نصفين |
Vergi tahsildarları buraya uğramıyor. Böylece herkes mutlu mesut yaşıyor. | Open Subtitles | وجمع الضريبة يبقى بعيدٌ عني، وزبائني كلّهم أشخاصٌ سعيدين. |
Deliler gibi sevişir, çocuklar yetiştirir, ve mutlu mesut yaşar. | Open Subtitles | يمارسون الجنس مع مثل ثعالب الماء بساط إرتفاع يفرّ وبشكل مباشر بسعادة أبدا بعد |
Deliler gibi sevişip, çocuklar yetiştirecek ve mutlu mesut yaşayacağız. | Open Subtitles | يمارس الجنس مع مثل ثعالب الماء بساط إرتفاع يفرّ وحيّ بسعادة أبدا بعد |
Ve Başkan karşımıza çıkmış, yanında onu destekleyenler ve sallabaşlarıyla savaş hakkında mutlu mesut konuşuyordu. | Open Subtitles | وها هو الرئيس محاط بمسانديه ورجاله الآليين يتكلمون بسعادة عن حربه |
mutlu mesut yaşıyor, arkadaşlarla şarkılar türküler söylüyorduk. | Open Subtitles | لقد كنا نعيش بسعادة و الأغاني بين الأصدقاء. |
Belki de sonsuza kadar mutlu mesut yaşarsınız. | Open Subtitles | أو قد لا يكون أتعلم ربما ستعيش بسعادة بعد ذلك |
En büyük hallerimizi gerçekleştirip sonsuza kadar mutlu mesut .yaşayacağımızı hayal ederiz. | Open Subtitles | بأننا سنحقق أحلامنا الخيالية و سنعيش بسعادة أبدية |
Orada beş çocuk sahibi olmuş ve hep beraber mutlu mesut yaşamışlar. | Open Subtitles | لقد كان سعيداً مع أبناءه الخمسه و قد عاشوا بسعادة معاً |
Sonrasında birbirimizden mutlu mesut bir şekilde nefret edebiliriz. | Open Subtitles | و بعدها , بأمكاننا مجدداً أن نكره بعضنا البعض بسعادة |
Onun parasıyla Nasse Konutunu satın alır ve onu mutlu mesut yaşamak üzere buraya getirir. | Open Subtitles | واعاد شراء منزل ناسا باموالها, واحضرها لتعيش هنا فى سعادة معه باقى عمرها |
Onu bulunca sonsuza dek mutlu mesut yaşayacağınızı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | وهل تعتقد لأنّك وجدتها أنّكما ستعيشان في سعادة أبديّة؟ |
Dünyanın öbür ucuna gitmiş, mutlu mesut yaşıyordunuz. | Open Subtitles | لقد كنا نلعب العائلة السعيدة في الطرف الآخر من العالم |
Veya sadece bebek yapıp mutlu mesut hayatımızı yaşarız. | Open Subtitles | أو يمكننا إنجاب طفل وعيش حياتنا ونكون سعيدين. |
Ben evimizde mutlu mesut oturmaktan bıktım artık. | Open Subtitles | إنّي فقط... ضقت ذرعًا بكوني سعيدًا جدًا في المنزل، أتعلم؟ |
Para biriktirip kuaför salonu açacağım. Seninle orada mutlu mesut yaşayacağız. | Open Subtitles | سأدّخر ما يُمكنني، وأفتتح متجري الخاص وأعيش بسعادةٍ معك. |
ümit ettikleri şekilde mutlu mesut yaşamaları için. | Open Subtitles | يربطهما معاً للحياة على أمل أن يعيشا معاً سعداء للأبد |
Ve ölünceye kadar mutlu mesut bir şekilde yaşayıp gittiler. | Open Subtitles | وعاشا عيشة سعيدة سوية حتى انتهت حياتهم بالموت |
Ne düşünüyorsun ki mutlu mesut mu olacaklardı? | Open Subtitles | ماذا تظن، أن حياتهم كلها بهجة وسعادة هناك؟ |
Evvel zaman içinde, Şirinler Köyü'nde, küçük mutlu şirinler, başlarına geleceklerden tamamen habersiz yaşamlarına mutlu mesut devam ederlerken yakınlarda bir yerlerde kötü Büyücü Gargamel yine çok kötü ve şeytani bir plan yapmakla meşguldür. | Open Subtitles | كان يا مكان ... في قرية السنافر. كانت السنّافر المرِِحة... |
Sen ve küçük kızın kubbelerden birinde mutlu mesut yaşayacaksınız. | Open Subtitles | أنتِ وإبنتكِ تعيشان حياةً طيّبةً في أحد القِبابِ |