| Dünyadaki yerini bulana kadar mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | لن تكون سعيداً حتى تجد مكانك فى هذا العالم |
| Arayıcı başarısız olur da eski efendin seni ele geçirirse sen de pek mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | و أنتَ لن تكون سعيداً جداً حينما يفشل الباحث، و يتسنَ لسيدكَ السابق وضع يده عليكَ مُجدداً. |
| Takımın kalanı gelip yüzündeki bu küstah sırıtışı silince bu kadar mutlu olmayacaksın bence. | Open Subtitles | لن تكون سعيداً عندما يأتي باقي فريقنا ويزيلوا هذه الابتسامة المتعجرفة من على وجهك |
| İşim bittiğinde sen mutlu olmayacaksın, yemin ederim. | Open Subtitles | أعدكِ أنكِ لن تكوني سعيدة عندما أنتهي منكِ |
| Bunu kabul etmezsem, korkarım ki... mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | ان لم اغتنمها اخشى انني لن تكوني سعيدة |
| Ölüme mümkün olduğu kadar yaklaşmadıkça, mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | لن تكون سعيداً إلا بإقترابك من الموت |
| Başka biri için yemek yaptığın sürece asla mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | أنت لن تكون سعيداً طالما تطبخ لشخص آخر |
| Ölene kadar mutlu olmayacaksın değil mi? | Open Subtitles | لن تكون سعيداً حتى تتسبب بمقتل نفسك |
| Elbisemi lekelemekten bıkana dek mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | أنك لن تكون سعيداً, حتى تلطخ ثوبي . |
| Burada asla mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | أنت لن تكون سعيداً هنا |
| Asla mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | "لن تكون سعيداً أبداً" |
| Asla mutlu olmayacaksın Rose. | Open Subtitles | (لن تكوني سعيدة أبداً، (روز |