"muzdarip" - Translation from Turkish to Arabic

    • تعاني من
        
    • الذين يعانون من
        
    • تُعاني
        
    • عانوا من
        
    • تعانى من
        
    • الذي يعاني
        
    • يُعاني من
        
    • كان يعاني من
        
    • انه يعاني
        
    Bunun usûle uygun olmadığını biliyorum ama tanıdığım biri Fabry hastalığından muzdarip. Open Subtitles أعرف أنّه ليس وضعا طبيعيا لكن فتاة أعرفها تعاني من داء فابري
    Aynı şeyden muzdarip olmasını ve... ...aynı hastalığı olan insanları korumak... ...için çok çabalamasını bambaşka buluyorum. TED وأنا فقط أجد من الغريب أنها تعاني من نفس الشيء الذي حاولت جاهدة لحماية الناس منه.
    Ancak kimse, dört yıl sonra onu öldüren hastalıktan o zamanlarda bile muzdarip olduğunu bilmiyordu. Open Subtitles لا أحد كان يعرف، لكنها كانت تعاني من المرض الذي قتلها بعد أربع سنوات
    Amerikan hapishaneleri ciddi akıl hastalıklarından muzdarip pek çok insan ile dolu ve bunların birçoğu hiçbir zaman yeterli tedavi alamadıkları için oradalar. TED تكتظ السجون و الحبوس الامريكية بالأشخاص الذين يعانون من أمراض نفسية مزمنة و العديد منهم ينتهون هناك لأنهم لم يحصلوا على العلاج الملائم.
    İstemdışı kasılmalardan veya sesler duymaktan muzdarip misin? Open Subtitles هَلْ تُعاني من تشنجاتَ للإرادية أم تسمع أصوات ؟
    "Öğretmenler, askerler, devlet çalışanları ve aileleri işlerini kaybetmekten, iflaslardan, boşanmalardan ve hatta intiharlardan muzdarip olanlar arasındaydı." Open Subtitles معلمون وجنود وموظفوا الحكومة وعوائلهم كانوا من أولئك الذي ن عانوا من فقدان الوظائف
    İleri derecede şizofreniden muzdarip bir kadına lobotomi yapılacak. Open Subtitles عملية جراحية دقيقة في دماغ إمرأة تعانى من إنسحاب فصامى حاد
    Liberya gibi bir ülkede, bu bir annenin sıtmadan muzdarip çocuğu için tedavi görmesine yardımcı olmak anlamına gelebilir. TED في بلد مثل ليبريا، قد يعني للأم مساعدتها في الحصول على علاج لطفلها الذي يعاني الملاريا.
    Tedavi edilemeyen bir kanserden muzdarip. Open Subtitles الحديث بيننا، إنها تعاني من مرض السرطان الغير قابل للشفاء
    Uykusuzluktan muzdarip olmadığınıza emin misiniz? Open Subtitles هل أنت متأكد أنك لا تعاني من قلة النوم ؟
    Bay Mancini, anneniz yıllarca uyuşturucu madde kullanımının şiddetlendirdiği bir tür demanstan muzdarip. Open Subtitles سيد مانسيني، أمك تعاني من الخرف والذي تفاقم جراء سنوات من الإدمان
    Onun vitamin eksikliğinden muzdarip olmaması sayesinde bizi ayırt edebilirsiniz. Open Subtitles يمكنك التفريق بيننا لأنها لا تعاني من نقص الفيتامينات
    Aynı dertten muzdarip değilsin herhalde ki, sesimdeki dramatik hâli fark edemedin. Open Subtitles واضح أنك لا تعاني من نفس الحالة لأنك نسيت ما قلته للتو بصوتي الدرامي
    Her gün, milyonlarca Amerikali asiri iticilikten muzdarip oluyor. Open Subtitles يومياً، ملايين من العوائل الأمريكية تعاني من القباحة الشديدة
    Aşırı bir Stockholm Sendromu'ndan muzdarip olduğunu sanıyoruz. Open Subtitles نظن انها تعاني من حالة شديدة من متلازمة ستوكهولم
    Lütfen, filmlerinizde, oyunlarınızda, köşe yazılarınızda ciddi zihinsel hastalıklardan muzdarip insanlar görmemizi sağlamaya devam edin. TED أرجوكم، استمروا في عرض الشخصيات في أفلامكم و مسرحياتكم و مجلاتكم من الذين يعانون من أمراض نفسية مزمنة
    Örneğin, diyabet veya kronik bağırsak iltihabı gibi hastalıklardan muzdarip insanlar bağırsaklarında tipik olarak eksik mikrobiyal çeşitliliğe sahiptir. TED كمثال، البشر الذين يعانون من أمراض مثل السكري أو التهاب الأمعاء المزمن يكون لديهم تنوع أقل من الميكروبات في أمعائهم.
    Aynı akıl hastalığından muzdarip olan hastalar da benzer şekilde yaklaşım gösterdiler. Ki bu testi güvenilir bir teşhis aracı yaptı. TED وتعامل المرضى الذين يعانون من نفس المرض العقلي أيضاً بشكل مماثل، مما جعل الاختبار أداة تشخيصية يعتمد عليها.
    Doktorların, doğuştan özür durumu dedikleri şeyden muzdarip. Open Subtitles إنها تُعاني مما يُطلق عليه الأطباء كوكبة من العيوب الخلقية
    Dr. Lawton'on önyargısından muzdarip bildiğimiz dört hasta var. Open Subtitles عانوا من انحياز الدكتور لوتون أخمن أننا سنجد المزيد
    Erken bunama denen bir rahatsızlıktan muzdarip. Open Subtitles إنها تعانى من شئ الخرف المبتسر تعانى الخرف المبتسر ؟
    Yanlış giden şeylerin kullandığımız metodlar olup olmadığını ve bu mercanın resifteki döllenme sorunundan muzdarip tek tür olup olmadığını bilmiyoruz. TED لا ندري إن كنا قد أخطأنا في أساليبنا ونحن لا نعلم إذا كان المرجان في هذه الشعاب فقط هو الذي يعاني من قلة الخصوبة.
    Şükürler olsun ki oğullarım böyle bir şeyden muzdarip değil. Open Subtitles وأشكر الربّ يومياً لأنّ إبني لا يُعاني من نفس حالته.
    Flemming'in ilaç nedenli paranoyadan muzdarip olma olasılığı var. Open Subtitles هناك احتمال ان فليمينج كان يعاني من جنون الشك بسبب الادوية
    Gençken benim de çektiğim çılgınlıktan muzdarip. Open Subtitles انه يعاني لحد الجنون كما فعلت عندما كنت صغيرا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more