| Naveed tutuklandıktan sonraki ilk aylarda kızgın olduğumu kabul ediyorum. | Open Subtitles | أعترفُ أنَّني كنتُ غاضباً في الشهورِ الأوليّة "بعد إعتقالِ "نافيد |
| FBI onu terörist yapana dek Naveed terörist değildi. | Open Subtitles | لم يكن "نافيد" إرهابيّاً قط حتى صنعت منهُ "المباحثَ الفيدراليّةَ" واحداً |
| İşin aslı, Naveed'e lisesini patlatma fikrini ona atanmış olan gizli ajan verdi. | Open Subtitles | في الواقع, إنَّ "العميلُ الفيدرالي" المسؤولُ عن "نافيد" هو من أعطاهُ فكرةَ تفجيرهِ لمدرستهِ الثانوية |
| Aslında amcanın yaptığı bir şeyi konuşmaya geldim, Naveed. | Open Subtitles | "في الواقعِ, أنا هنا يا "نافيد لأتحدثَ معكَـ حيالَ شئٍ إقترفهُ عمُكَـ |
| Polisleri, Naveed'in lisesini tahliye ettirmeye yolladım. | Open Subtitles | وقد بعثتُ بشرطةِ المدينة لإخلاءِ مدرسةِ "نافيد" الثانوية |
| Yakov ve Naveed tutuklandılar. | Open Subtitles | ياكوف و نافيد تم اعتقالهما |
| Bana Naveed'den bahsedebilir misin? | Open Subtitles | فهمت ذلك, هل يمكنك أن تخبريني بشيء عن (نافيد)؟ |
| Peki, bana Naveed hakkında ne anlatabilirsin? | Open Subtitles | إذاً, ما الذي يمكنك إخباري به عن (نافيد)؟ |
| Naveed bir çocuğu kaçırmak için birini mi tutuyor? Sadece kıskandığı için? | Open Subtitles | يُوكِلُ (نافيد) شخصاً ليقتل طفلاً, بسبب الغيرة؟ |
| Çocuğu Naveed kaçırmadı. Merritt kaçırdı. Sanırım polisi aramalıyız. | Open Subtitles | لم يكن (نافيد), بل كان (ميريت), أظن أن علينا إبلاغ الشرطة الآن |
| Savaştayız Naveed. | Open Subtitles | نحن في حرب نافيد |
| Korkmak çok doğal Naveed. | Open Subtitles | من الطبيعي ان تخاف، نافيد |
| Naveed, bir saate kalmadan kontrolü alıp İHA'lara pilotluk edebilecek. | Open Subtitles | سيتمكن (نافيد) من التحكم بالطائرات الآلية وقيادتها في اقل من ساعة. |
| Naveed, seni seviyorum, bu yüzden lütfen lütfen şunu hallet ki böylece gidebilelim ve bir daha asla annemin planlarının bir parçası olmak zorunda kalmayalım. | Open Subtitles | (نافيد) انا احبك، لذا من فضلك لو سمحتِ، استمر فيما هو مخطط له |
| Caymaya çalışman şerefine leke sürer Naveed. | Open Subtitles | محاولة الهروب هو لطخة في شرفك يا (نافيد). |
| Naveed ciddi bir durum varmış gibi konuştuysa kusura bakma. | Open Subtitles | آسفة جداً أنّ (نافيد) جعل الأمر يبدو جدّياً. |
| O halde Naveed'le birlikte bir yere gideceğini neden düşünmüş? | Open Subtitles | إذاً إلى أين تعتقد أنّها كانت ذاهبة مع (نافيد)؟ |
| Senin için herhangi bir telafi şansı varsa Naveed şimdi başlıyor işte. | Open Subtitles | إذاَ كان هناك أيّ تكفير لأفعالك يا (نافيد)، فهو يبدأ الآن. |
| Ian kendini kanıtladı Naveed. Sanırım bunun anlamını biliyorsun. | Open Subtitles | أثبت (إيان) نفسه يا (نافيد)، أعتقد أنّك تعرف ما يعنيه هذا. |
| Naveed, benim, kız kardeşin. Senin için endişeleniyorum. Hâlâ Londra'dan gidiyor muyuz? | Open Subtitles | "نافيد)، هذه شقيقتك)، أنا قلقة عليك، أمازلنا سنغادر (لندن)؟" |