"nefes alıyordu" - Translation from Turkish to Arabic

    • يتنفس
        
    • تتنفّس
        
    • تَتنفّسُ
        
    • وتتنفس
        
    • كانت تتنفس
        
    Ama sonraki sahnede, kedi normal bir şekilde nefes alıyordu. Open Subtitles لكن في المشهد التالي ، القط كان يتنفس بأريحية
    Evet ama Kevin, Justin'in tişörtünü tuttuysa hâlâ nefes alıyordu demektir. Open Subtitles نعم, لكن كيفين أمسك قميص جاستن مما يعني انه كان لا يزال يتنفس
    Bertrand ölmüştü, Foyet güçlükle nefes alıyordu. Open Subtitles بيرتراند كانت ميتة عند وصولها للمشفى فوييت يتنفس بالكاد
    Tamam da, titriyordu, ve zar zor nefes alıyordu. Open Subtitles -صدّقني، لقد كان جسدها يرتجف ، وكانت تتنفّس بالكاد
    Shannon'un göğsüne sürdü ve on dakika sonra nefes alıyordu. Open Subtitles ‫فركته على صدر (شانون) ‫وبدأت تتنفّس بعد عشر دقائق
    Gözleri parlıyordu, ağır nefes alıyordu. Open Subtitles عيونها نُزّلتْ وهي كَانتْ تَتنفّسُ بصعوبة.
    Yattığı yerde çok zor nefes alıyordu. Onu öyle görünce çok üzüldüm. Open Subtitles كانت مستلقيه ، وتتنفس بصعوبه كرهت أن أراها هكذا
    Ve nadiren nefes alıyordu ve rengi maviydi. TED كانت تتنفس بصعوبة ولونها ازرق.
    Orada öylece durup nefes alıyordu, gözlerimin beyaz beyaz parlamasını hatırlıyormuş gibi, kurşun geçirmez göğsümü hatırlıyormuş gibi, onun benim babam olduğunu hatırlıyormuş gibi. TED وكان واقفا حينها هناك يتنفس فقط، وكأنه تذكر عيناي وهي تتوهج غضباً، وكأنه تذكر صدري الذي لا يخترقه الرصاص، وكأنه تذكر أنه والدي.
    Belki hâlâ nefes alıyordu. Hayır. Nabzını kontrol ettim. Open Subtitles ربّما كان لا يزال يتنفس - كلا ، تحققتُ من نبضه -
    Belki hâlâ nefes alıyordu. Hayır. Nabzını kontrol ettim. Open Subtitles ربّما كان لا يزال يتنفس - كلا ، تحققتُ من نبضه -
    Hala nefes alıyordu. Open Subtitles كان لا يزال يتنفس انحنيتبجانبهولكن..
    Sadece aşağıya koştum ama vardığımda babam güçlükle nefes alıyordu. Open Subtitles ...ركضت للأسفل، لكن الوقت الذي وصلت فيه إلى هناك كان والدي بالكاد يتنفس
    - Evet ama nefes alıyordu, değil mi? Open Subtitles صحيح... لكنه كان لا يزال يتنفس أليس كذلك؟
    Ben oradan çıkarken nefes alıyordu. Open Subtitles كان يتنفس عند رحيلى من هناك
    Betsy'yi bulduğumda, hala nefes alıyordu. Open Subtitles عندما وجدتُ (بيتسي)، كانت لا تزال تتنفّس
    Gözleri parlıyordu, ağır nefes alıyordu. Open Subtitles عيونها نُزّلتْ وهي كَانتْ تَتنفّسُ بصعوبة.
    Ben çıkarken nefes alıyordu. Open Subtitles هي كَانتْ تَتنفّسُ غرامةَ.
    Kızım hırıltılı nefes alıyordu. Open Subtitles وأرى إبنتهى تلهث وتتنفس ببطئ
    nefes alıyordu, sonra aniden nefesi kesildi. Open Subtitles في لحظة كانت تتنفس و التي تليها لم تكن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more