Zamanını geçireceksin, Ben de gözümü burada Batı Nehri'ndeki şeylerde tutacağım. | Open Subtitles | ستفعل قتك، سأبقي عيني على أشياء هنا في نهر الغربية. |
Bu plütonyum, Savannah Nehri'ndeki DOE fabrikasından gelmiş. | Open Subtitles | هذا البلوتونيوم جاء من نبات الظبية في نهر السافانا |
Ve şu anda pelikanlar Nisan ayı boyunca Los Angeles Nehri'ndeki ufak balıklarla besleniyorlar. | Open Subtitles | و الآن طيور البجع تتغذي على الأسماك الصغيرة في نهر "لوس انجلوس" خلال شهر أبريل |
İstihbarat füzeyi Ishim Nehri'ndeki kullanılmayan bir Sovyet Deniz Üssü'ne kadar takip etti 100 hektar büyüklüğünde ve 47 depo içeriyor. | Open Subtitles | تعقب إنتل الصاروخ إلى قاعدة بحرية السوفيتية المهجورة على نهر إيشيم، تحتوي على 47 مستودعات على مساحة 100 هكتار. |
Do Lung Köprüsü Nung Nehri'ndeki son ordu karakoluydu. | Open Subtitles | كان "جسر لانج" أخر وحدة عسكرية على نهر "نونج" |
Seni portal kullanıp Doğu Nehri'ndeki bir gemiye mi götürdü? | Open Subtitles | هل نقلكِ الى سفينة في نهر ألشرقي؟ |
Miami Nehri'ndeki Palmetto Marina'sı olsun. Saat sekizde C iskelesinin girişine bırak. | Open Subtitles | "حوض سفن (بالميتو) في نهر (ميامي)، اتركه عند مدخل الرصيف (سي)" |
Neponset Nehri'ndeki köprünün altına. | Open Subtitles | هناك تحت الجسر في نهر (نيبونست). |
"Pont Neuf, Sen Nehri'ndeki en eski köprü." | Open Subtitles | (بونت نيوف) (أقدم جسر على (نهر السين |
"Ohio Nehri'ndeki ördek avcıları." | Open Subtitles | "صيادين البط على نهر أوهايو." |