"neredeyse hiç" - Translation from Turkish to Arabic

    • بالكاد
        
    • تقريباً لا
        
    • نادراً ما
        
    • وبالكاد
        
    • تقريبا لم
        
    • بالكادِ
        
    • أبدا
        
    • تقريبا لا
        
    • نادرا
        
    • لا يكاد
        
    • لا شيء تقريباً
        
    • أبداً تقريباً
        
    • وتقريبًا
        
    • تقريباً لم
        
    • تقريباً أبداً
        
    neredeyse hiç tanımadığım bir babam ve hiç göremediğim bir annem vardı. Open Subtitles بالكاد عرفت أبي،ولم أعرف أمي مطلقاً وأكتشفت منذ يومين أن لي أخ
    Seni iki hafta önce sevişmek için ayarladı. Birbirinizi neredeyse hiç tanımıyorsunuz... Open Subtitles لقد قام بحجزكِ من اجل الجنس منذ اسبوعين انتما بالكاد تعرفان بعضكما
    Savaşın sonuna kadar neredeyse hiç Kamikaze Birliği akını olmadı. Open Subtitles حتى نهاية الحرب، بالكاد كانت هنالك غارات لقوة الهجوم الخاصة
    Unutmayalım ki, kısa süre önce okyanusta neredeyse hiç balık kalmamıştı ve dünya nüfusunun yarısı açlık tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Open Subtitles أتعرفين، لا ينبغى أن ننسى أنّه ومنذ زمن بعيد تقريباً لا أسماك غادرت المحيط ونصف سكّان العالم يواجهون خطر الجّوع
    Askeri üniformasını neredeyse hiç çıkarmaz, politik reform fikrinden nefret ederdi. Open Subtitles حتى انه نادراً ما شوهد بدون زيه العسكري وكان يكره فكرة الإصلاح السياسي
    Ona bizzat sorardım ama artık telefonlarıma neredeyse hiç çıkmaz oldu. Open Subtitles أعني، كنت لأطمأن عليه بنفسي ولكنه بالكاد يرد علي هذه الأيام
    - Bu çok düşük. neredeyse hiç psikoaktif etkisi olmaz. Open Subtitles هذا منخفض جدّاً، سيكون له بالكاد أيّ مفعول تنبيه نفسي.
    Çocukken buraya neredeyse hiç ayak basmazdım efendinin odası çok kutsaldı. Open Subtitles بالكاد كنت أدخل هنا عندما كنتُ صبي مخيفه كانت غرفة الليرد
    Çünkü tanımı böyle, haberler, neredeyse hiç olmayan şeylerden oluşur. TED لأنه حسب التعريف، الأخبار هي شىء بالكاد يحدث.
    Farketmişsinizdir ki ilk dört yüzyılda neredeyse hiç büyüme yok, sadece %0.2 TED سوف تلاحظون, أنه للأربعة قرون الأولى, هناك بالكاد أي نمو على الإطلاق, 0.2 في المئة فقط.
    Bir düşünün bunlar internette neredeyse hiç bilgi paylaşmayan sibersuçlular. TED تخيل هؤلاء مجرمو إنترنت نشطون و بالكاد يتبادلون المعلومات.
    Benim geçmişim finanstaydı ve dört küçük çocuğumla ilgilenirken haberleri neredeyse hiç takip etmedim. TED خبرتي هي في الأمور المالية. و كنت بالكاد أتابع اية أخبار عندما كنت في المنزل أهتم بأطفالي الأربعة الصغار.
    Ama neredeyse hiç bir sıtma uzmanı varlığını bilmiyor. TED و لكن بالكاد لم يعرف حتى خبراء الملاريا وجوده
    Fiber optikler ile uzaklık veriyi neredeyse hiç sınırlamayarak internetin gezegensel bir bilgisayara dönüşmesine olanak sağlar. TED مع الألياف البصرية، بالكاد تحد المسافة من البيانات، مما سمح للإنترنت أن يتطور إلى حاسوب كوني.
    Listeye baktığınız zaman bu kitaplar ve benim kitabım arasında neredeyse hiç performans farkı olmadığını görüyorsunuz, TED وعندما تنظر إلى القائمة تدرك، تعرف، أداء حكيم، هناك بالكاد أي إختلاف بين هذه الكتب أو خاصتي
    Teosintenin kaya gibi tohumları neredeyse hiç yenilebilir değildi ancak lifli kabuğu çok yönlü bir malzemeye dönüştürülebilirdi. TED كانت بذور تيوسنتي الصخرية الصلبة بالكاد صالحة للأكل، لكن قشرته الليفية يمكن أن تتحول إلى مادة متعددة الاستخدامات.
    Bu yolda geceleri neredeyse hiç trafik olmaz. Open Subtitles هذا الطريقِ لَهُ تقريباً لا مرورَ في الليل.
    neredeyse hiç gelmez. Genelde ben ona giderim. Open Subtitles إنه نادراً ما يأتى الى هنا عادة أذهب أنا الى منزله
    82 yaşında ve neredeyse hiç uyumadı. TED وهو في الثانية والثمانين من عمره، وبالكاد نام.
    Size şimdi göstereceğim resim, neredeyse hiç görülmemiştir. Open Subtitles الصورة التالية التي سأريكم إياها تقريبا لم تُشاهد أبدا
    neredeyse hiç uyumuyor ve sürekli yemek yiyor. Open Subtitles بالكادِ ينام, ويأكلُ طوال الوقت
    Ama yine de, gerçek şu ki rotamızı değiştirmek için neredeyse hiç bir şey yapmadık. TED ومع ذلك، الحقيقة أنه لم نقم بأي شيء أبدا لتغيير المسار.
    Bunu tüm dünyada görüyorsunuz, politik sistemdeki insanlar, neredeyse hiç kimse, insanlığın nereye gittiğine dair geleceğe odaklı bir vizyona sahip değil. TED وترى هذا في العالم بأسره تقريبا لا أحد في النظام السياسي لديه رؤية مستقبلية عن مصير البشرية
    Hatta onları neredeyse hiç düşünmüyorum Pace. Open Subtitles حقيقة قانون الجنسية، ل نادرا حتى التفكير فيها.
    Mesela, terörizm neredeyse hiç olmasaydı, terör karşıtı önlemlerin etkinliğini ölçmek zorlaşırdı. TED لو، على سبيل المثال، الإرهاب لا يكاد أن يحدث، من الصعب حقا الحكم بفعالية على ترتيبات مضادة للإرهاب.
    neredeyse hiç içmedim. Open Subtitles لا شيء تقريباً
    neredeyse hiç görmem. Open Subtitles - لا، أبداً تقريباً -
    Bu görüş genellikle, daha girişken ve kendine güvenli olmamız için gereken kişisel aksiyonları alabilmemiz, kendi markamızı yaratmamız, Tanya'nın da üzerinde çalıştığı şeylerdi bunlar hatta ve diğer insanlarla birlikte çalışmamız, nasıl terfi edeceğimizi öğrenebilmemiz, bir mentorla çalışıp çevremizi geliştirebilmemizden bahsederken, mesleki, stratejik ve finansal zekanın öneminden neredeyse hiç bahsedilmemiştir. TED معظم النصائح تركز على على التصرفات الشخصية التي يلزمنا القيام بها، مثل إظهار مزيد من الحزم والثقة وتطوير السمعة الشخصية، الأمور التي كانت تعمل عليها تونيا، والنصائح المتعلقة بالعمل مع الأشخاص الآخرين، أشياء مثل تعلم تحفيز الذات، والحصول على مرشد وتعزيز شبكة العلاقات، وتقريبًا لم يقل شيء حول أهمية الذكاء التجاري والاستراتيجي والمالي.
    Bütün istiridyelerde vibrioıvardır ama neredeyse hiç kimse de hemokromatoz yoktur. Open Subtitles جميع المحارات سليمة ولكن تقريباً لم يكن أحد لديه الصباغ الدموي
    - Hayır, neredeyse hiç. Open Subtitles - لا، تقريباً أبداً -

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more