| Nicklas! Böyle görünürken insanları korkutuyorsun. | Open Subtitles | نيكولاس أنت تخيف الناس حينما تكون بهذه الصورة |
| Yani, Nicklas'la ormanda kutulara ateş etmiyordunuz? | Open Subtitles | إذن أنت لم تكن في الغابة مع نيكولاس تطلقون النار على عُلب |
| Nicklas, niçin polise gidip her şeyi anlattın? | Open Subtitles | نيكولاس, لم ذهبت للشرطة ووشيت بنا كالعاهرة؟ |
| - Nicklas'ın çabucak eve dönmesini sağlamak için elimizden geleni yapacağız elbette. | Open Subtitles | بالطبع سنفعل أي شيء من أجل أن يعود نيكولاس للمنزل في أقرب وقت |
| Ama Nicklas'ın sürekli bir gözetime ihtiyacı var ve burada alabilir. | Open Subtitles | ولكن نيكولاس بحاجة لمراقبة دائمة بإمكانه أن يحصل على ذلك من هنا |
| Ona tüfekle vuran Nicklas'dı, ben değildim. | Open Subtitles | نيكولاس أصابه بالبندقية وليس أنا |
| Nicklas, bir şey yap, Tanrı aşkına! Nicklas! | Open Subtitles | نيكولاس, قم بشيء ما نيكولاس |
| Oğlum Nicklas Gunnarsson nerede? | Open Subtitles | أين ابني نيكولاس غونارشون؟ |
| Aman Tanrım, Nicklas, ne oldu sana? | Open Subtitles | يا إلهي نيكولاس ما الذي حدث؟ |
| - Nicklas bizimle gelmeli. - Olmaz. | Open Subtitles | نيكولاس يجب أن يأتي معنا - مستحيل - |
| - Selam, Nicklas. | Open Subtitles | نيكولاس |
| Nicklas... | Open Subtitles | نيكولاس |