"nokta şu ki" - Translation from Turkish to Arabic

    • هو أنه
        
    • النقطة
        
    • أقصده أن
        
    Önemli nokta şu ki, süper zekayı kendi şişesinde sonsuza kadar kitli tutulabileceğine güvenmemeliyiz. TED والمغزى هُنا هو أنه يجب ألا يكون لدينا ثقة مطلقة في قدرتنا على الاحتفاظ بقدرات الذكاء الصناعي للغاية ضمن حدود السيطرة.
    Önemli nokta şu ki aynı teknoloji kullanılarak mevcut pandemi savaşına yardım edecek antiviral bileşenler de aranabilir. TED والأهم هو أنه يمكننا استخدام التقنية ذاتها للبحث عن المركبات المضادة للفيروسات والتي بإمكانها مساعدتنا على مكافحة الوباء الحالي.
    Buradaki muhteşem nokta şu ki, bunu kumanda eden engin bir çeşitlilikte hareket kalıpları üretebilen çok az sayıda, sadece iki düzine kadar nöron. Bu küçücük grubun bunu yapabilmesinin nedeni, çok sayıda nöromodülatör ile çevrili olması. TED والرائع حول هذا الأمر هو أنه يتحكم به خلايا عصبية صغيرة جداً يبلغ عددها حوالي 24 خلية عصبية والتي تنتج مجموعة متنوعة من أنماط الحركة وتستطيع القيام بذلك بسبب أن هذه الكتلة العصبية الصغيرة في السرطان مملوءة بمعدلات عصبية.
    Önemli olan nokta şu ki, bu aynı, arttırıcı geribildirimler bugün olacak. TED النقطة المهمة هي أن ردود الفعل المضخمة هذه نفسها ستحدث اليوم.
    Önemli olan nokta şu ki, insanlığın kontrolü dışında olan bir süreci başlatmış olacağız. TED النقطة المهمة هي أننا سنكون بدأنا عملية خارج نطاق تحكم البشرية.
    Asıl nokta şu ki, bunu bana yaptıran, ego ve gurur. Open Subtitles ما أقصده أن الفخرَ .. وشعور الأنا
    Pekala. (Gülüşme) Dikkat çekmek istediğim nokta şu ki, uyurken bu şey kapanmıyor. TED (ضحك) ما أحاول شرحه هو أنه حين تكون نائما، فإن هذا الشيء لا ينطفئ.
    Varmak istediğim nokta şu ki, sanırım dünyada başka bir Nick Miller olmasını sevdim. Open Subtitles النقطة التي أحاول توضيحها هي .. أعتقد أنني أود نك ميلر آخر في العالم.
    CO: Önemli olan nokta şu ki, eğer bir yerde sel ya da yangın veya hortum varsa siz veya sizin gibi birileri sorumluluk alacak ve bir şeyleri organize etmeye başlayacak. Diğer bir nokta da şu ki bu zor bir iş. TED كايتريا أونيل: النقطة هي، إذا كان هناك فيضان أو حريق أو إعصار، أنت ، أو شخص مثلك، يتوجب عليه أن يبادر و يبدأ بتنظيم الأمور. والنقطة الأخرى هي، أن هذا من الصعوبة بمكان.
    Önemli nokta şu ki, Pat delirmedi. Open Subtitles وهذه النقطة هي، بات لم جن جنونه.
    Belirtmek istediğim ikinci ve son nokta şu ki -- ve aslında TEDMED'in teması bu -- neşe sağlığınız için o kadar önemli ki, bu davranışlardan çok azı benimle kalacak içlerinde biraz zevk ve neşe duygusu barındırmadıkça. TED و النقطة الثانية التي اريد ان اتحدث عنها و هي الاخيرة و قد كانت شعاراً لأحد مؤتمرات تيد الطبية هي ان الفرح و السعادة امرٌ مهم جداً لصحتك وهذه التصرفات القليلة سوف استمر بها الا لو لم تكن تحوي احساساً بالمتعة في طياتها
    Bir ton tamire ihtiyacı var, ama önemli nokta şu ki... Open Subtitles ومن طن من الإصلاحات، و ولكن النقطة هي -
    Asıl nokta şu ki, bunu bana yaptıran, ego ve gurur. Open Subtitles ما أقصده أن الفخرَ ..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more