"noktalı" - Translation from Turkish to Arabic

    • بنقاط
        
    • البقع
        
    • بنقطة
        
    • الرقع
        
    • منقط
        
    • المنقوطة
        
    Yılda bir veya iki kez, kahverengi noktalı sarımsı elmaları yiyebilirdim; binlerce mil ötedeki depolardan sınıflandırılarak bana gelen elmalar. TED مرتان أو ثلاث مرات في السنة، كنتُ أحصلُ على تفاح أصفر بنقاط بنية، كما تعلمون، انتقلت آلالاف الأميال لتخزن في مخازن تبريد، لأحصل عليها.
    Pembe noktalı bir fil! Open Subtitles وفيل وردي فيل رودي بنقاط سوداء
    Kırmızı noktalı eski döküntüler çöpe gidiyor, tamam mı? Open Subtitles النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة
    Kırmızı noktalı eski döküntüler çöpe gidiyor, tamam mı? Open Subtitles النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة النفاية القديمة ذات البقع الحمراء ستذهب إلى القمامة
    Alınları noktalı Hindistanlılardan bahsediyorum, tüylü Amerikalılardan değil. Open Subtitles هندي بنقطة على رأسه وليس هندي وعلى رأسة ريشة
    Kırmızı noktalı döküntüler olduğu gibi çöpe gidiyor. Open Subtitles القمامة القديمة ذات الرقع الحمراء ستذهب إلى المزبلة
    Şu mavi çizgileri görebiliyor musunuz? Bu noktalı çizgiler, sera gazı salınımının bugün sona ermesi durumunda bile önümüzdeki birkaç on yılda deniz seviyelerinin artmaya devam edeceğini gösteriyor. TED وحتى الاحتباس الحرارى ..... لو تستطيعوا رؤية هذه الخطوط الزرقاء خط منقط يبين أنه حتى إذا توقف انبعاثات الغازات الدفيئة اليوم، العقود القادمة ستشهد ارتفاع مستوى سطح البحر.
    Aslında, noktalı virgülün iki yarı durumu onu yararlı hale getirir. TED في الواقع, إن الوضعية المتأرحجة للفاصلة المنقوطة هي ما تجعلها مفيدة.
    Mike da mor noktalı bir tomarla Sid'i yakalasın. Open Subtitles ثم يقوم (مايك) بإعتقال (سيد) مع رزمة نقود بنقاط صغيرة أرجوانية.
    Mike da mor noktalı bir tomarla Sid'i yakalasın. Open Subtitles ثم يقوم (مايك) بإعتقال (سيد) مع رزمة نقود بنقاط صغيرة أرجوانية.
    Pembe noktalı. Open Subtitles وردي بنقاط سوداء
    Karaciğer, böbrek ve kalp, hepsinde de kansızlığa bağIı anemi ile tutarlı soluk noktalı ağaç formunda desen var. Open Subtitles الكبد والكلى والقلب جميعا أنماط شجيري من البقع الباهتة بما يتفق مع نخر الدماغية.
    Ayrıca ben Hint kızılderili değilim. Ne tüylü, ne de noktalı. Open Subtitles كما أنّني لستُ هندياً، بريشة أو بنقطة
    Ya da şu alışveriş merkezlerindeki haritalardan olsaydı büyük kırmızı noktalı. Open Subtitles {\pos(192,230)}أم ربما واحدة من الخرائط التي تراها في المحلات مصحوبة بنقطة دلالية حمراء كبيرة
    Kırmızı noktalı döküntüler olduğu gibi çöpe gidiyor. Open Subtitles القمامة القديمة ذات الرقع الحمراء ستذهب إلى المزبلة
    I'ler noktalı, T'ler birleşik. Open Subtitles لذا, أنه منقط, لقد عبرت
    noktalı virgül, kimlik bunalımı yaşıyor gibi görülebilir. TED ربما يبدو وكأن الفاصلة المنقوطة تعاني من أزمة هوية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more