(Ses) NR: Bu şeyin büyüklüğü, inanılmazdı. Gerçekten büyük bir hayvan. | TED | (الصوت) ناتاليا: كان حجم هذا الشيء، هائلا، كان حيوانا كبير الحجم. |
(Ses) NR: Paslı, pas rengine benzer, hemen hemen avuç içi büyüklüğündeydi. | TED | (الصوت) ناتاليا: شيء صدئ، نوعا ما بلون الصدأ، بحجم كف يدي. |
(Ses) NR: Çok da bir şey değil. Küçük buzdolabı poşetlerine sığıyor. | TED | (الصوت) ناتاليا: ليست مجموعة كبيرة. إذ يسعها كيس زيبلوك الصغير. |
(Ses) NR: Çok fazla küçük parçalara ayrılmıştı, kum ve macun kullanmayı denedim ama hiç de iyi görünmüyordu. | TED | (الصوت) ناتاليا: كانت محطمة إلى عدة قطع صغيرة الحجم، حاولت استخدام الرمل والمعجون، لكن لا يبدو الأمر جيدا. |
NR: Evet, çünkü vücut büyüklükleri farklı olacaktır. | TED | لطيف ناصر: نعم، سيكون لديك أحجام مختلفة. |
LN: Vay! NR: Aynen, değil mi? | TED | لطيف ناصر: أوه! ناتاليا: صحيح؟ |
(Ses) NR: Hepsini bir araya getirmek sihir gibi bir şey. | TED | (الصوت) ناتاليا: إنه نوع من السحر عندما يتناسب معا. |
(Gülüşmeler) (Ses) NR: (Güler) Hmm, hayır. Hayır, sorunsuz bir şekilde hallettik. | TED | (الصوت) ناتاليا: (ضحك) لا. لا، حصلنا على هذا. |
(Ses) NR: İlk önce bir göz attık ve kenarını kazıdık. Ondan gelen çok garip bir koku vardı. | TED | (الصوت) ناتاليا: أخذنا منشارا، وقمنا بإحداث ثغرة فيها، وصدرت منه رائحة مثيرة للاهتمام. |
(Gülüşmeler) (Ses) NR: Ve düşünüyorum, nasıl yani? Bu inanılmaz, doğruysa tabii. | TED | (ضحك) (الصوت) ناتاليا: وتبادر إليّ، ماذا؟ هذا مدهش-- إن كان صحيحا. |
(Ses) NR: Gerçekten primitif, ilk develer olanlar, çok küçüklerdi neredeyse bir tavşan kadar. | TED | (الصوت) ناتاليا: إن البدائية منها، قد كانت صغيرة الحجم بالفعل، تقريبا مثل الأرانب. |
(Ses) NR: Aynen, bu çok güzel olmaz mıydı? | TED | (الصوت) ناتاليا: أعرف، ألن يكون ذلك رائعا؟ |
(Ses) NR: Hikâyeler uyduruyoruz ve onlara bağlı kalıyoruz, tıpkı çöldeki deve hikâyesinde olduğu gibi, değil mi? | TED | (الصوت) ناتاليا: نقوم باختلاق قصص ونلتزم بها، مثل الجمل في الصحراء، أليس كذلك؟ |
(Ses) NR: Gerçekten, kulağa pek eğlenceli gelmeyecek; çünkü yanımızda çanta, GPS cihazı ve dizüstü bilgisayarla fosil olabilecek her şeyi topladığımız bir gündü. | TED | (صوت) ناتاليا: حقا، لن يبدو الأمر مثيرا جدا، لأنك تقضي كامل اليومي مشيا حاملا حقيبة ظهرك ونظام تحديد الموقع ودفتر ملاحظات وتقوم بالتقاط أي شيء قد يبدو أحفورا. |
(Ses) NR: ... Büyütecimi çıkarttım, biraz daha yakından baktım ve ağaç halkalarına benzemediğini fark ettim. | TED | (الصوت) ناتاليا: ... أخرجت عدسة اليد، دققت فيها بعناية وأدركت أنه لا يحمل أثار حلقات الأشجار. |
(Ses) NR: Evet, takip etmek istiyorsun. | TED | (الصوت) ناتاليا: نعم، تريد تتبع ذلك. |
(Ses) NR: İlk develer ama. | TED | (الصوت) ناتاليا: القديمة منها. |