Bunun üstünden o kadar çok zaman geçti ki hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | ، لقد كان أمراً قديماً ولا أتذكر كيف جرت... |
Bunun üstünden o kadar çok zaman geçti ki hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | ، لقد كان أمراً قديماً ولا أتذكر كيف جرت... |
Barda o kadar çok zaman geçirdiğinden emin misin? | Open Subtitles | أنت بالتأكيد اضعت الكثير من الوقت في الحانات |
Doğruyu yapmaya o kadar çok zaman harcadım ki sanırım gerçeklikten başka bir şeye ayıracak vaktim kalmadı. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت في فعل الصواب بحيث لم أبتعد عن واقعي تقريباً. |
Bea kafasını kitaplara gömerek o kadar çok zaman geçiriyor ki hayatın gerçekliği ona sert geliyor. | Open Subtitles | (بي) تمضي الكثير من الوقت في قراءة الرويات التي تظهر لها أن الحياة قاسية جدا |