Hemen. O uçak çoktan Amerikan hava sahasından çıktı bayan. | Open Subtitles | سبق وخرجت تلك الطائرة من فضاء الولايات المتحدة يا سيدتي |
Ne gördüğümü biliyorum. O uçak üzerimize düşüyordu ta ki düşmeyene kadar. | Open Subtitles | أعرفُ ما رأيت، فقد رأيتُ تلك الطائرة متّجهةً صوبنا، إلى أن توقّفتْ. |
O uçak kalkarsa ve sen onunla gitmezsen pişman olacaksın. | Open Subtitles | إن غادرت تلك الطائرة الأرض ولست على متنها، فسوف تندم. |
O uçak, çok daha büyük bir sorunun özetinden ibaret. | Open Subtitles | وهذه الطائرة ببساطة عبارة عن شيء صغير جدًا من أجل قضية أكبر |
O uçak sensiz kalkarsa buna pişman olursun. | Open Subtitles | اذا اقلعت تلك الطائرة و انتى لستى بها ستندمين على ذلك |
O uçak sensiz kalkarsa bundan pişman olursun. | Open Subtitles | اذا غادرت تلك الطائرة و انتى لستى على متنها ستندمين على ذلك |
O uçak kalktığında içimde bir şeylerin yırtıldığını hissettim. | Open Subtitles | عندما أقعلت تلك الطائرة, شعرت بشىء ما داخلى يتمزق |
Adaya geri dönmek için bir umudunuz varsa bunun yolu O uçak olmalı. | Open Subtitles | إن كان لديك أدنى أمل في أن تعيدك الجزيرة، فيجب أن يكون تلك الطائرة |
- Bu adam, adadan ayrılmak istiyor ve O uçak bunu yapabilmesinin tek yolu. | Open Subtitles | الرجل مغادرة الجزيرة و تلك الطائرة هي سبيله الوحيد للمغادرة |
Kokpiti ve diğer kısımları yok etmeye yeter. O uçak asla havalanmayacak. | Open Subtitles | كافية لتدمير مقصورة الطيّار وكافّة المعدّات، لن تحلّق تلك الطائرة أبداً |
Uçarken hissettiğim gibi. O uçak benim bir parçammış gibi. | Open Subtitles | هذا ما أشعر به حينما أحلق، كما لو أن تلك الطائرة جزء مني. |
Bundan sonraki dokuz saat boyunca olmak istediğin son yer, O uçak olacaktır. | Open Subtitles | اخر مكان تودين التواجد به هو تلك الطائرة للتسع ساعات التالية |
Onu ilk defa O uçak düştüğünde görmüştüm. | Open Subtitles | رأيته لأول مرة قبل سقوط تلك الطائرة بعام واحد. |
O uçak, şu an çoğu şeyin olduğu gibi, her şey kötüye gittiği anda benim buradan kaçış biletim. | Open Subtitles | تلك الطائرة هي وسيلتي للخروج من هنا حينما يذهب كل شيءٍ إلى الجحيم , وهو بالتأكيد سيذهب |
Birkaç dakika sonra O uçak uluslararası sularda olacak ve müdahale edemeyeceğiz. | Open Subtitles | تلك الطائرة ستكون في نطاق المياه الدولية، |
O uçak düşme kazasında ki ölümü beni sanki, en sonunda, belki de... korkmuş olmak yerine ölmek, annem cesurdu. | Open Subtitles | موتها في حطام تلك الطائرة كان يشعرني أنه في النهاية ربما اعترتها الشجاعة بدلاً من الخوف قبل الموت |
- Ne yazık ki O uçak Kansas üstünde. | Open Subtitles | لسوء الحظ تلك الطائرة توشك أن تهبط بـ"كنساس" الآن. |
O uçak, çok daha büyük bir sorunun özetinden ibaret. | Open Subtitles | وهذه الطائرة ببساطة عبارة عن شيء صغير جدًا من أجل قضية أكبر |
O uçak yere indiğinde Begosian'ı engellemeliyiz. | Open Subtitles | حينما تَصل هذه الطائره يجب علينا ان نمنع (بوجسيان) |
Biz buraya sıkışıp kalmışken, O uçak ve insanlar bir yerlere gidiyorlar. | TED | هذه الطائرة مع أولئك الأشخاص ذاهبة إلى مكان ما، بينما نحن عالقون هُنا. |