"odaklı" - Translation from Turkish to Arabic

    • التركيز على
        
    • تركز على
        
    • يركز على
        
    • البؤري
        
    • مركزة
        
    • مُنتبهة
        
    • على تركيزك
        
    600 milden fazla uzaklıktan 50 santimetrelik bir hedefe odaklı kalmak zorundasınız, saniyede yedi kilometreden daha fazla hızla hareket ederken, bu da çok müthiş bir karmaşıklık seviyesi gerektirir. TED عليك أن تبق التركيز على هدف 50 سنتيمتر من علو أكثر من 600 كم بينما تتحرك بسرعة أكبر من سبعة كيلومترات في الثانية، الأمر الذي يتطلب درجة رهيبة من التعقيد.
    Ben, cinsel ve cinsiyete dayalı suçlara odaklı olarak Yezidilere yapılan zulmü araştırmak için gönderildim. TED أُرسلت للتحقيق في الفظائع المرتكبة في حق اليزيديين، مع التركيز على الجنس والجرائم القائمة على نوع الجنس.
    Kız çocuklarına odaklı Üçüncü Binyıl Gelişimi var. TED وهناك اهداف إنمائية للألفية تدعى ثلاثة التي تركز على الفتيات.
    Şimdi hem bilinçli hem de biliçsiz tasarım yoluyla bu görünmez dünyalara nasıl etki ettiğimizi açıklayan ve bana farklı bir bakış açısı kazandıran mimari odaklı araştırmamı sizlerle paylaşmak istiyorum. TED سأقوم بمشاركة بيانات معكم من إحدى جوانب بحثي التي تركز على الهندسة المعمارية و التي توضح كيف، من خلال شيء مدرك و الشيء الغير مدرك، نحن نأثر على العالمم الغير مرئي.
    Bu yanıt çözüm odaklı. İnsanların bulundukları yerde ne yapabileceklerine bakıp buna cevap veriyor. TED إنّه يركز على الحلول. وكثيرا ما ينظر إلى ما يمكن أن يفعله الناس وأين هم ، للرد على هذا.
    IVIG'nin durumunu kötüleştirmesi çok odaklı motor nöropatinin yanlış teşhis olduğunu söylüyor. Open Subtitles الجلوبلين سوء من حالته مما يعني أن المرض العصبي البؤري كان تشخيصاً سيئاً
    demektir mesele. Ben kendi depresyonumda öğrendim bir duygunun ne kadar büyük olabileceğini, gerçeklerden daha sahici olabileceğini, ve bu deneyimimin olumlu duyguları çok daha odaklı ve yoğun bir şekilde yaşayabilmeme imkan verdiğini buldum. TED لقد تعلمت من اكتئابي مدى قوة الشعور، كيف أنه يمكن أن يكون أكثر واقعية من الحقائق، و قد وجدت أن هذه التجربة قد ساعدتني على اختبار مشاعر إيجابية بطريقة مكثفة و مركزة بشكل أكبر.
    Ayrıntı odaklı biriydi ve aynı zamanda iyi bir kalbi vardı. Open Subtitles مُنتبهة لأدقّ التفاصيل، لكنّها عطوفة للغاية أيضاً.
    - odaklı olmadığımı nereden çıkardın? Open Subtitles ابق على تركيزك مالذي يجعلك تظن اني افقد تركيزي
    Genelde deri koparma, deri ısırma, saç yolma gibi diğer beden odaklı tekrarlayan davranışlarla birlikte anılır. Open Subtitles و غالبا ما يقترن بهيئة أخرى تسمى التركيز على السلوكيات المتكررة مثل نزع الجلد،أو العض،و نتف الشعر.
    Şimdi bu fikri aradan çıkardığımıza göre, ben de sıkıcı trollerle olan tek taraflı savaşıma fikir üretmekte odaklı kalabilirim. Open Subtitles يمكنني الآن التركيز على معركتي من الطرف الواحد حول الذكار مع ساحب المفاصل ذاك
    Bir bakıma hepsi birbirine benziyor; tamamı kâr odaklı ve bu yüzden hepsi kısa vadeli kazanıma yönelik olarak işliyor. Open Subtitles إنهم سواسية في أمر واحد أنهم موارد ربحية ولذلك تم التركيز على الربح قصير المدى
    Bazı basit değişiklikler ile şeffaflığı arttırarak, kendi kendini yönetmeyi değerlendirerek, ve işbirliği; işbirliğini teşvik ederek despotluğu teşvik etmek yerine sonuç odaklı çalışarak yaptık. TED من خلال بعض التغييرات الأساسية ، تغييرات، مثل تحسين الشفافية، تغييرات، مثل تشجيع التوجيه الذاتي والتعاون ، تشجيع التعاون، لا الاستبداد، بل طبيعة العمل تقتضي التركيز على النتائج.
    İzledikleri yönetim ya elden çıkarma ya da parayı ÇSY odaklı fonlara yöneltmek. TED فمنهجهم يقوم على تصفية الاستثمارات أو نقلها إلى صناديق تركز على قضايا الحوكمة البيئية والاجتماعية وحوكمة الشركات.
    Çok basit; eğer sonuca odaklı sorular soruyorsanız neticeye ulaşmak istediğinizi anlarsınız. TED إنه أمر بسيط: ستعلم أنك تركز على النتيجة النهائية عندما تطرح أسئلة عنها.
    Hayır işlerinize odaklı bir kampanya oluşturma amaçlı birkaç fikir oluşturmuştum. Open Subtitles بعض الأفكار , لحملة تركز على أعمالك الخيريه
    Sayın Yargıç bu soruşturma onun suçlu olup olmadığı üzerine odaklı oldu. Open Subtitles سماحة القاضي التحقيق كان يركز على إثبات برائته
    Bundan dolayı, bizim önerdiğimiz şey aslında bu mahallenin altına bir futbol alanı büyüklüğünde yeşil alan ekleyecek, ama daha da önemlisi, hızla seçkinleşen bir alanda gerçekten toplum odaklı olmayı sağlayacak. TED لذلك فما نعرضه هو فعلا شيء سيضيف فضاء أخضرا بمساحة ملعب كرة قدم تحت هذ الحي، ولكن الأهم هو أنه سيقدم فعلا مشروعا يركز على اعتبارات المجتمع المحلي، في هذه المنطقة سريعة التغير.
    Pıhtıları, çok odaklı ağrıyı, fiziksel belirtilerin eksikliğini açıklar. Open Subtitles هذا يفسّر التجلط والألم البؤري المتعدد، وانعدام العلامات الجسدية الواضحة
    Lazer odaklı mikroskop tarayıcısını kullandım. Open Subtitles استخدمت الماسح الليزري للمجهر البؤري
    Şimdi lazer ışını gibi iyi odaklı! Open Subtitles أما الآن فقد أصبحت مركزة كشعاع الليزر
    Sonsuzluğa odaklı 50mm mercekli klasik bir analog kamera. Open Subtitles "كاميرا قياسية تقليدية" مع عدسة تقريب 55 ملى متر مركزة على ما لا نهاية.
    - Hayır, arkası dönük. Size odaklı. Open Subtitles لا ، أنا أرى ظهرها فقط ، هى مُنتبهة لكم يا رفاق
    - İşte başlıyoruz. - odaklı kalmayı bilmiyorsun. Open Subtitles انت لا تعلم كيف تبقي على تركيزك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more