| Seninle sorgu odası dışında konuştuğumuzun tek kanıtı o kasetti. | Open Subtitles | هذا الشريط كان الإثبات الوحيد اننا تحدثنا خارج غرفة التحقيقات |
| Yatak odası dışında aldığın tek zevk korkunç bir kâr elde etmektir. | Open Subtitles | السرور الوحيد الذي أحصل عليه خارج غرفة النوم هو الأرباح الفاحشة ... |
| Bunu ilk defa yatak odası dışında dediğini duyuyorum. | Open Subtitles | اول مرة اسمع هذة الجملة خارج غرفة النوم |
| Bir Parcell erkeği, idam odası dışında daha önce hiç 'Bay' olarak çağırılmamıştı. | Open Subtitles | "رجل عائلة "بارسيل" لم يدعى أبدا بلقب "سيد خارج غرفة الإعدام |
| Şimdi, bu üç kategori- sınıflandırma, soyutlamalarda mantık kullanma, varsayımsal olanı önemseme- gerçek hayatta bunlar deney odası dışında ne kadar fark yaratır? | TED | الآن، هذه الفئات الثلاث- التصنيف، استخدام المنطق في التجريد، تناول الفرضية بشكل جدي-- ما هو مقدار الفرق الذي تُحْدِثه في العالم الحقيقي خارج غرفة الاختبار؟ |
| İlk kez onu toplantı odası dışında görüyorum. | Open Subtitles | خارج غرفة هيئة الإدارة |