| Böylece, aklıma oksitosinin ahlak molekülü olabileceği fikri geldi. | TED | فخطر لي فكرة عن إحتمالية أن يكون الأوكسيتوسين هو هرمون الأخلاق |
| Başka bir deyişle, oksitosinin insanları daha ahlaklı yapıp yapmadığını görmek için bir deney tasarlayabileceğimi düşündüm. | TED | بعبارة أخرى , خطر لي أنه يجب أن أصمم تجربة لأرى ما إن كان الأوكسيتوسين يجعل الناس أفضل أخلاقياً |
| Yani bu deney, oksitosinin artmasına neden olmalı, onu hızlıca toplamalı ve soğuk tutmalı. | TED | لذا فالتجربة كانت تتوجب تحفيز الأوكسيتوسين الإمساك به و الإبقاء به في بيئة باردة |
| Kesin olarak oksitosinin güvenilirliğe sebep olduğunu bilemiyordum. | TED | لم أكن أعلم بالتأكيد أن الأوكسيتوسين يسبب الثقة المتبادلة. |
| oksitosinin baskılandığı diğer yöntem ise, bu ilginç -- testesteronun etkisi. | TED | هناك أيضاً سبب آخر لتقويض إفراز الأوكسيتوسين وهو مثير للفضول متعلق بمستويات هرمون الذكورة التستسترون |
| Stresin bu tarafını anlamak için bir hormondan, oksitosinden bahsetmemiz gerekiyor. Biliyorum ki oksitosinin olabildiğince reklamı yapıldı. | TED | لفهم هذا الجانب من الضغط، علينا التحدث عن هرمون هو أوكسيتوسين، واعلم بأن الأوكسيتوسين قد حصل |
| Ama bu oksitosinin işlerinden sadece birisi. | TED | لكن هذا جزء صغير لمجالات تدخل الأوكسيتوسين. |
| Fakat veterinerler tay reddetme sendromu ile başa çıkmak için bir müdahale yöntemi geliştirdiler: Kısrakta oksitosinin arttırılması. | TED | ولكن الأطباء البيرطيين قد لجأوا إلى تدخل للتعامل مع أعراض رفض هذا المُهر يتضمن زيادة الأوكسيتوسين لدى الفرس. |
| Erkeklerdeki testosteron oksitosinin etkilerini azaltıyor. | TED | هرمون تستوستيرون الذي ينتجه الرجال يقلل عمل الأوكسيتوسين. |