"olan dört" - Translation from Turkish to Arabic

    • أربع
        
    Bu bugün hiç İnternet bağlantısı olmayan ya da az olan dört milyar kadar insanı İnternet'e bağlar. TED وبوسع ذلك توفير الاتصال لحوالي أربع مليارات انسان، والذين ليس لديهم حالياً اتصال أو اتصال رديء.
    Elimde izin listeleri var. Üste izni olan dört Stable var. Çok ilginç. Open Subtitles لدي قائمة تسمح بذلك أربع سيبل أخذت الإذن، شئ مثير، المدير نوتر يقود سيبل
    Orada, içinde yatak olan dört tane falan yatak odası var yani. Open Subtitles يوجد أربع غرف نوم هناك فيها سرائر حقيقية
    Bu eve gelmeden önce kayıp olan dört saat demek. Open Subtitles هذه أربع ساعات مفقودة قبل عودتُكِ للمنزل.
    Bir gol, üç asist sadece biri sana ait olan dört kırık diş. Open Subtitles هدف واحد,ثلاث تمريرات حاسمه أربع أسنان مكسوره واحده فقط منهم تخصك
    Biliyor musun belki de bu hapishanede benden daha küçük olan dört kişiden birisi falan olabilirsin. Open Subtitles أنت واحدة من أربع نساء ربما في هذا السجن قد يكن أصغر مني حجماً.
    Bypass makinesi olan dört ilçe biliyorum. Open Subtitles أنا أعلم إن هناك عدة إلتفافية على بعد أربع مقاطعات من هنا
    En küçüğü doğduğunda yaşları dört veya daha küçük olan dört tane oğlu varken Cumartesi sabahlarının nasıl olacağını düşündü bilmiyorum ama sessiz değillerdi. TED لا أعلم ما الذي كان يعتقده عن صباحات يوم السبت بينما لديه أربعة أولاد، أعمارهم أربع سنوات أو أصغر عندما ولد أصغرهم، ولكنهم لم يكونوا هادئين.
    Yukarıdan beşinci katta bu koşulu sağlamak için her birinin üç komşusu olan dört odaya ve bir komşusu olan kontrol paneline, yani toplamda 13 komşuya ihtiyacımız var. TED في الطابق الرابع، لتحقيق الشروط التي بدئنا بها، سنحتاج إلى أربع غرف لكل منها ثلاث غرف مجاورة، إضافة إلى غرفة لوحة التحكم التي يجاورها غرفة واحدة فقط، ليصبح عددها 13 غرفة مجاورة.
    Ancak sonraki yıllarda, Eistein bir değil, iki değil, üç değil, evren anlayışımızı kökünden değişime yönlendiren ve her birinde farklı bir konu olan dört olağanüstü makale yayınladı. TED ومع ذلك خلال السنة التالية، أينشتاين نشر ليس واحدة، أو اثنين، ليس ثلاثة، لكن أربع ورقات استثنائية، كل واحدة في موضوع مختلف، اللاتي كنّ متجهات لتحويل جذري في فهمنا للكون.
    Her şeyi halletmek için esas olan dört ilk adım, herkesin başlayabileceği dört ilk adım, sonrasında olacaklara karar verebilecek dört ilk adım. TED هناك أربع خطوات أولى مهمة لإنجاز كل شيء، أربع خطوات أولى تمكّن الجميع في البدء، أربع خطوات أولى تقرر كل شيء يمكن أن يحدث بعد ذلك.
    Birbirine bağlı dört kapısı olan dört oda lazım. Open Subtitles أربع غرف متصلة مع بعضها بأربع أبواب.
    Geçen yıl, Mark Zuckerberg ve eşi Palo Alto'da, sadece kendi evlerini değil komşu olan dört evi de, diğer insanları, kişisel hayatlarında yaptıklarını görmekten alıkoyan, özel alanlarının tadını çıkardıklarından emin olmak için totalde 30 milyon dolara satın aldı. TED في السنة الماضية، قام مارك زكربرغ وزوجته الجديدة بشراء ليس فقط منزلهم الخاص بل أيضاً أربع منازل محاذية في بالو ألتو بمبلغ إجمالي قيمته 30 مليون دولار حتى يتأكدوا من أنهم تمتعوا بمساحة من الخصوصية منعت الأشخاص الآخرين من مراقبة ما يفعلونه في حياته الشخصية.
    Bu aslında, 15 yıldır HIV alanında olan, dört kıtada çalışmış bir epidemiyologdan doğrudan bir alıntı ve şu an ona bakıyorsunuz. TED في الحقيقة هذه العبارة اقتباس مباشر من عالمة أوبئة تعمل في مجال " نقص المناعة المكتسبة " منذ 15 عاما وعملت في أربع قارات وانتم الآن تنظرون إليها
    Sadece beraber yaşamak için çok yaşlı olan dört adam. Open Subtitles 200)}مجرّد أربع رجال كبيرة في السن بعض الشيء لا زالوا يعشون معاً
    - Nereye? - Huzura. Yatağı olan dört duvarlı bir yere. Open Subtitles -إلى مكان آمن,أربع جدران و سرير-
    Adamın biri antik, altın dekorlu, bir ipliği kesik olan dört iplikli inci bir kolyeyi satmaya çalışmış. Open Subtitles أن هناك شخص حاول بيع أربع حبات من عٌقد ثمين، -مع تطريز ذهبي، ومشبكه مكسور .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more