Sende olan doğal yetenekleri yoktu ama başarıyordu. | Open Subtitles | لم يكن لديه مثل موهبتك لكنه كان قادراً على تحقيق النصر |
Sende olan doğal yetenekleri yoktu ama başarıyordu. | Open Subtitles | لم يكن لديه مثل موهبتك لكنه كان قادراً على تحقيق النصر |
İnsanlar neleri varsa kullanarak çıktılar: taşınan kütükler, el merdivenleri ve zaman içinde yok olan doğal yaya yolları. | TED | كان الناس يتسلقون باستخدام كل ما هو متاح: جذوع الأشجار المتدرجة والسلالم والطرق الطبيعية التي كانت تنشأ مع مرور الوقت. |
Ve Güneydoğu'da orada olmamıza neden olan doğal alanlarla halk arasında dikkat çekici bir kopukluk var. | TED | وفي الجنوب الشرقي، توجد قطيعة مثيرة للقلق بين الناس والمساحات الطبيعية تسمح لنا بالتواجد هنا في المقام الأول. |
Üniversiteye gitme vaktim geldiğinde, yeni yeni yükselişe geçen bir konu olan doğal alan ekolojisi bölümünde okudum. | TED | وبعد ذلك، أتى وقت تحضير دراستي العليا، درست هذا المجال الناشئ، علم البيئة الطبيعية. |
Kayalara gömülü odalar da bulunuyor. Beton duvarlar, taşlar, olanak halinde de ışıklı bacaları olan doğal kayalar. | TED | وهناك غرف منحوتة في الصخر -- الجدران الخرسانية، والحجر، الصخرة الطبيعية عندما يكون ذلك ممكنا -- مع أعمدة النور. |
2016 Kigali Anlaşmasının etkilerini hesaba kattığımızda, hidroflorokarbonların kademeli azaltılması ve bugün var olan doğal soğutucu yöntemlerle yer değiştirmesiyle bu rakam 120 milyar ton yerine yaklaşık olarak 200 milyar ton kaçınılmış sera gazına yükselebilirdi. | TED | إذا أخذنا بالاعتبار تأثير اتفاقية (كيغالي) لعام 2016، والتي تدعو إلى التخلص التدريجي من مركبات الهيدروفلوروكربون، واستبدالها بالمبردات الطبيعية الموجودة اليوم، يمكن أن يزيد هذا العدد إلى 120، أو ما يقرب من 200 غيغا طن من الغازات الدفيئة المجتنبة. |