Sahibi olan her kişiye, lanetten başka bir şey getirmiyor. | Open Subtitles | لم يكن يعنى شيئا بل وبال على كل من امتلكه. |
olan her şeyden beni sorumlu tutuyor ve beni affetmemekte gayet haklı. | Open Subtitles | إنها تلومني على كل ماحصل و لديها كل الحق بأن لا تسامحنى |
Bu da yetmezmiş gibi, su yoluna çıkacak kadar şanssız olan her türlü şeyi , ve oluşturduğu enkazı , sürükleyerek geri çekilir. | TED | وكأن هذا ليس كافيًا، بعد ذلك سيتراجع الماء، ساحبًا معه الحطام الذي أحدثه، وأي شيء، أو أي شخص، لسوء الحظ وقع في طريقه. |
Ve bir polise lazım olan her şey. Buna İsviçre Ordu ayakkabısı dedik. | Open Subtitles | و هو كل ما يحتاجه الشرطى ندعوه حذاء الجيش السويسرى |
Kendine bu şekilde davranmana sebep olan her neyse o konuda. | Open Subtitles | معلومات عن كل ما هو الذي يجعل القيام بذلك لنفسك، رجل. |
Aslında buradaki varoluş biçimidir ve bu yaratıcı olan her şey için geçerlidir. | TED | إنه في الواقع أسلوب حياة، موجود هنا، وهذا صحيح بالنسبة لكل شيء إبداعي. |
Gerçek olan her şey oradaymış ve buradaki her şey zaman kaybıymış gibi geliyor. | Open Subtitles | تشعر ان كل شيء حقيقي هناك وكل شيء هنا مضيعة للوقت |
O ve minikleri ihtiyaçları olan her tür yardımı zaten alıyor. | Open Subtitles | بينما هي وصغارها لديهم كل ما يحتاجون إليه |
..ihtiyacı olan her şey var. Ama bunların bir önemi yok.. | Open Subtitles | لديه كل ما يحتاجه المرء، لكن هذا ليس ما يهم |
Lütfen Betty'nin yerleşmesine yardımcı ol ve ihtiyacı olan her şeyi temin et. | Open Subtitles | من فضلك تأكّدي من تسليم بيتي العمل وحصولها على كل ما تحتاج إليه. |
Çevrenizde olan her şeyi görmeli ve hissetmelisiniz. | TED | عليك النظر والتعود على كل ما يحدث من حولك. |
Hayır, sanırım ihtiyacım olan her şey var efendim. | Open Subtitles | كلا ، أعتقد أني حصلت على كل ما أريد ، سيدي |
Arabaları, evleri, metal olan her şeyi parçalıyorlar. | Open Subtitles | ويحطمون السيارات والمنازل وأي شئ للحصول على المعدن |
Bir köpek, küçük bir kızın ihtiyacı olan her şeyi verebilir. | Open Subtitles | بالنسبة لفتاة صغيرة, الكلـب هو كل ما تحتاجه |
Fakat bazı insanlar şimdiye kadar hayatlarında olan her bir şeyden bahsetmeyi sevmezler. | Open Subtitles | لكن بعض الناس لا يريدون الحديث عن كل شيء حدث لهم في حياتهم |
Gerekli olan her şey nasıl olur da bir kitaba sığar? | Open Subtitles | كيف يمكن لكل شئ أساسي أن يتلائم في كتاب واحد فقط؟ |
Sizler için belirlenmiş olan her bir dönüm arazi ile el değmemiş topraklara sahip olacağınız harika bir antlaşma kazanıyorsunuz. | Open Subtitles | و لان بما ان كل قطعة محددة سوف تحظى بقدر كبير من الارض الغير مستخدمة |
Olağanüstü hâl barınağı kurmuşlardı oraya. İhtiyacımız olan her şey vardır. | Open Subtitles | لقد انشئوا ملجأ للطوارئ هناك سيكون لديهم كل ما نحتاجه |
İhtiyacın olan her şey var: Cehalet ve minnettarlık. | Open Subtitles | لذا لديه كل ما تحتاجينه في عشيقك من الجهل والامتنان |
olan her şeyle, Addison ayrılmam bir şeyler yaptığını gösterir. | Open Subtitles | وعلى الرغم من كل ماحدث أديسون مغادرتي تعني أنكِ عملتي شيئاً |
Bağlı olan her şeyi çıkarınca vücudu hipoksik şoka girdi ve durumu kötüleşmeye başladı. | Open Subtitles | لأنّها فصلت نفسها عن كلّ شيء، فقد أصيب جسدها بنقصٍ في التأكسد والذي بدأ يقلّ تدريجيّاً |
İnandığın ve yaşama amacın olan her şeyi seni hiçbir zaman sevemeyecek olan bir adam için terk edecektin. | Open Subtitles | لقد تركتي كل شيء تؤمني به. كل شيء عيشتي من اجله, من اجل رجل لا يمكن ابداً ان يحبك. |
Katı limit otomatikman yasak olan her şeydir. | Open Subtitles | الحدود القصوى هي أي شيء محظور تلقائياً |
Onlar için biyoloji geleceklerini şekillendirmişti. Cassie'nin bir defasında söylediği gibi, "Asil olan her şey kızlar için erişilmezdir." | TED | بالنسبة لهم، لعبت البيولوجيا دوراً حاسما ً في قرار مصيرهم، ووضعت، كما قالت كايسي، "كل ماهو نبيل ليس في متناول البنات" |
İhtiyacın olan her şey tamam mı diye bakmaya gelmiştim. | Open Subtitles | فقط أردت أن أتأكد أن لديك كل شئ تحتاجينه |
İhtiyacım olan her şeye sahibim. Ciğerlerim havayla dolu ve birkaç boş resim kağıdım var. | Open Subtitles | أقصد أنّي لديّ كلّ ما أحتاج، فلديّ هواءٌ في رئتيّ، وأوراق فارغة للرسم. |