"olan insanları" - Translation from Turkish to Arabic

    • الناس الذين
        
    Sistemi sorgulamaya başlamak için bu demokrasilerin temellerine desteği olan insanları alabilseydiniz, nasıl olurdu? TED ماذا إن كان بإستطاعتك دفع الناس الذين يعتبر دعمهم هو الأساس لهذه الديموقراطيات بالبدأ في استجواب النظام؟
    Belki onlar bana sizi sorarlar. 2018 yılında yaşamış olan insanları. TED ربما سألوني عنكم، الناس الذين عاشوا في 2018.
    Bu rüyanın selameti için, benimle aynı düşüncede olan insanları bir araya topluyorum. Open Subtitles ومن أجل هذا الحلم انا اجمع بين الناس الذين يفكرون مثلي
    İmanı olan insanları kıskanıyorum. Benim aklım almıyor işte. Open Subtitles أنا أحسد الناس الذين يؤمنون و لكن لا يمكنني أن ألمسه
    Diğerlerinden farklı olan insanları teşhis edebildiğini biliyorum. Open Subtitles أعرف أنك تميز الناس، الناس الذين يختلفون
    Ahlaki nedenlerden ötürü kendilerine fırınlarda bir yer açmış olan insanları kapsayan yeni Kategori 0'ı tanımlıyor. Open Subtitles يعرف الفئة الجديدة يقصد بها الناس الذين كسبوا لأنفسهم مكاناَ في الأفران لأسباب خلود
    Yaşama şansı olmayan insanlar ölüyor böylece biz de yaşama şansı olan insanları kurtarabiliyoruz. Open Subtitles الناس الذين كانوا فى إمكانهم أن يعيشوا حياة كاملة يموتون حتى نبقى المرضى الذين لن يحيوا لعام أحياء.
    # Daha önce hayatında olan insanları... #...artıl yanında istemiyorsun. Open Subtitles أدري الناس الذين كنت مثلهم من قبل ولا تريدين أن تكوني حولهم بعد الآن
    # Daha önce hayatında olan insanları... #...artık etrafında istemiyorsun. Open Subtitles الناس الذين كنت مثلهم من قبل ولا تريدين أن تكوني حولهم بعد الآن
    Şimdi hepimiz bugün hiç... yaşanmamış gibi davranabiliriz... ölü olan insanları saymazsak. Open Subtitles بديع، الآن يمكننا جميعًا التظاهر بأن هذا اليوم لم يحدث عدا الناس الذين ماتوا.
    Ve etkili bir doktor olmak için, sadece hastalıkları değil yaşamları da olan insanları tedavi etmelisiniz. TED ولكي تصبح طبيباً فعالاً عليك ان تعامل الناس الذين يطلبون استشارتك كما لو انهم بشر .. لا كما لو انهم مجرد امراض تحتاج الى حل
    Oraya gidip berber dükkanlarında takılmak zorundasınız. Siyahi kilisesine gitmeli ve o dahil etme gücüne sahip olan insanları izlemek zorunda ve yaptıkları şeyler hakkında notlar tutmak zorundasınız. TED عليك أن تذهب إلى هناك وتقضي الوقت في محل الحلاقة، عليك أن تحضرقداسا في كنيسة للسود، وعليك أن ترى أولئك الناس الذين يتوفرون على القدرة على الإشراك وتأخذ ملاحظات حول ما يقومون به.
    İşgücü kıtlığımız var, ama hala ekonomik ve demografik ihtiyaçlarımızı karşılamaya uygun olan insanları Avrupa'ya almıyoruz. TED لدينا نقص في العمالة، ولكننا استثنينا هؤلاء الناس الذين تنطبق عليهم احتياجاتنا الاقتصادية والديموغرافية من القدوم إلى أوروبا.
    Dev deniz yılanları ve kafası omuzlarının altında olan insanları anlatan masallarla Amerika'dan dönen çoğu kaşifin aksine Sloane gerçek veriler ve gerçek örneklerle dönmüştü. Open Subtitles علي عكس كثير من المستكشفين الذين عادوا من الأمريكتين و معهم قصص عن ثعابين البحر العملاقة و الناس الذين تنمو رؤوسهم أسفل أكتافهم عاد سلون ببيانات و أنواع حقيقية
    Seneler önce ölmüş olan insanları daha fazla seviyorum. Open Subtitles أحب الناس الذين ماتوا قبل مدة.
    Aynı yeminleri ettiler ve şimdi Broadsky becerilerini, kendince işe yaramaz olan insanları temizlemek için kullanıyor. Open Subtitles و أقسما نفس العهد, و الآن (برودسكي) يستخدم مواهبهُ العالية ليغتال الناس الذين بكيفهُ إعتبرهم أشراراً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more