Ve bu etkileşimler hata düzeltmesine olanak sağlar ve şekillerin bir halden başka bir hale geçmesine olanak sağlar. | TED | وتلك التفاعلات تسمح باصلاح الأخطاء، وهي تسمح للأشكال بأن تتحوّل من حالة إلى حالة أخرى. |
Yoksa bilim ve felsefe zihnimizin sınırlarını aşmamıza olanak sağlar mı? | TED | أو هل العلوم والفلسفة تسمح لنا بالتغلب على حدود عقولنا؟ |
Yapay zeka, insanın yapabileceği bazı şeyleri veri ve mimikden öğrenmesi için makineye olanak sağlar. | TED | إنها تسمح للآلات بالتعلم من البيانات و تقليد بعض الأشياء التى يفعلها الانسان |
Sessizlik, insanların sahip olduğu en değerli şeylerden biridir. Çünkü varlığımızın derinliğini hissetmemize olanak sağlar. | TED | الصمت هو واحد من أكثر الحالات الثمينة لدى البشر، لأنها تسمح لنا بالشعور بعمق وجودنا. |
İlgilenmek hasımlarımıza bakmamıza olanak sağlar: hani şu terörist, fanatik ya da demagog dediklerimize. | TED | فقط مراقبته تسمح لنا أن نرى خصومنا: الإرهابي، المتعصب، المدمر. |
Derisinin kenarları denizin dibinden yüzlerce metre yukarıya yüzmesine olanak sağlar. | Open Subtitles | ..هذه التنوره الجلدية التي لديه تسمح له بالتحرك لمئات الأمتار فوق قاع المحيط |
Buradaki soğuk su, ekvatorda yaşamalarına olanak sağlar. | Open Subtitles | تسمح المياه الباردة لهم هنا للبقاء على خط الإستواء |
Döner kuleler, denetimli patlamalarla fotonların güç kazanmasına olanak sağlar. | Open Subtitles | الأبراج تسمح بعبور فوتونات مسموحة للتتحكم في الإطلاق. |
Kardeşim, o bana istersen yapmana olanak sağlar. | Open Subtitles | إخوانه، وقالت انها تسمح لي أن تفعل مهما كانت اللعنة أريد. |
Birçok uygulama şimdi yazıp sonra göndermene olanak sağlar. | Open Subtitles | الكثير من التطبيقات تسمح لك الكتابة والارسال لاحقاً |
Bu konuşmadan aklınızda kalması gereken bir şey varsa, o da şudur: Matematik sezgilerimizin ötesine geçmemize ve algımızın ötesindeki bölgeleri keşfetmemize olanak sağlar. | TED | وإن كان هناك شيء واحد فقط يجب أن تخرج به من هذه المحادثة، هو هذا: تسمح لنا الرياضيات بالذهاب أبعد من الحدس واكتشاف مناطق توجد خارج متناولنا. |
Ses genetikleri yoluyla kafamızda canlandırdığımız sesler, sadece bu karmaşıklığı yüceltmeye değil, aynı zamanda bu dünyayı daha zarif ve güvenli yapmamıza olanak sağlar. | TED | الأصوات التي نتصورها من خلال الجينات الصوتية تسمح لنا ليس فقط بالاحتفال بهذا التعقيد ولكن أيضًا لجعل العالم أكثر أناقة ومساحة آمنة. |
Her yıl bir kaç ay için kuzey kutbu gece yarısı güneşi 24 saatlik gün ışığıyla, hayvanların durmaksızın beslenmelerine olanak sağlar. | Open Subtitles | لأشهرقليلةمن كل عام، يصبحالقطبالشماليأرض الشمسالليلية، وأربعةوعشرونساعة منضوءالنهار ، تسمح للحيوانات بالتغذية على مدار الساعة. |
O "carp" adı verilen özel bir teknikle sonlandırılır ki bu bir, iki litre ekstra havanın sıkıştırılarak ciğerlerimde depolanmasına olanak sağlar. | TED | إنه عميق، وقويّ أنهي هذا بمُناورة نسمّيها "الكارب"، التي تسمح لي بتخزين من لتر إلى لترين من الهواء الاضافي في الرئتين عبر ضغط هذا الهواء. |
Taklit etmek, başkalarının davranışlarını daya iyi anlamamıza olanak sağlar. | Open Subtitles | المحاكاة تسمح لنا بفهم سلوكيات{\pos(195,220)} الآخرين بصورة أفضل{\pos(195,220)} |