Dolayısıyla bu format, tek tip eğitim modelinden uzaklaşıp öğrencilerin çok daha kişiselleştirilmiş bir müfredat izlemelerine olanak tanır. | TED | إذن فالأسلوب يتيح لنا تجنب نموذج المقاس الواحد للجميع في التعليم ويتيح للطلاب اتباع منهج مخصص للفرد بصورة كبيرة. |
Teorik olarak bu bilgi, nesneyi parçacık bileşenlerinden yeniden oluşturmamıza olanak tanır. | TED | ونظريًا، فإن الإحاطة علمًا بهذه المعلومات من شأنه أن يتيح لنا إعادة تكوين الجسيم مِن مكوناته الأولية. |
Elmayı gördüğünüzde, beyninizin motor merkezi uygun kasları harekete geçirir. Kolunuzla ona ulaşmanıza olanak tanır. Elinizle tutarsınız, dirsek ekleminizi bükersiniz ve elmayı ağzınıza götürürsünüz. | TED | فعندما ترى التفاح، يقوم مركز الحركة في دماغك بتنشيط العضلات المناسبة، مما يتيح لك التواصل مع ذراعك، والوصول إليها بيديك، وثني مفصل الكوع، ومن ثم إحضارها إلى فمك. |
Bugün, SMILE adı verilen teknik daha küçük kesikler sayesinde iyileşme süresinin azaltılması ve korneanın şekillendirilmesinde cerrahlara olanak tanır. | TED | في هذه الآونة، ثمة أسلوب يطلق عليه سمايل يتيح للجراحين نقش القرنية بنقوش أصغر من ذي قبل - مع تقليل فترة الاستشفاء. |