"olarak adlandırdığım" - Translation from Turkish to Arabic

    • ما أسميه
        
    • أدعوها
        
    Anlatacağım, biyomimetiğin ötesinde bir hikaye. Biyokarşılıklılık olarak adlandırdığım olguyla ilgili bir hikaye. TED إنها قصة عن ما بعد التقليد الحيوي إلى ما أسميه التبادل الحيوي
    Son olarak, ve muhtemelen en önemlisi, benim doğanın geri dönüşüm sistemi olarak adlandırdığım şeye uygun maddeler yaratıyor olmamız lazım. TED وأخيرا، وأعتقد ربما الأهم من ذلك ، ينبغي أن نصنع موادا تنسجم مع ما أسميه نظام إعادة التدوير في الطبيعة.
    Benim "ilk hayatım" olarak adlandırdığım hayatta... yaklaşık 35 yaşıma kadar yaşlandım... yani sizin gördüğünüz adam. Open Subtitles في ما أسميه اول عمر لي كبرت حتي 35 عاماً ما ترونه الآن
    Üçüncü ise, seni sen yapan nedenler -- kişisel özelliklerin -- senin "kişisel" doğan olarak adlandırdığım. TED وثالثًا الطبيعة التي تجعلكم متفردبن الطبيعة الفردية واتي أدعوها طبيعة التفرّد
    Şu an, "Devasa - pasif" olarak adlandırdığım bilgi toplama çabalarının olduğu bir çağda yaşıyoruz. TED و في الواقع، نحن في حقبة يمكن أن أدعوها الجهود الضخمة السلبية لجمع البيانات
    Ve sonra bu evreni terk edip, şimdi çekirdek olarak adlandırdığım yere gittik. Open Subtitles ثم تركنا هذا الكون وخرجنا إلى ما أسميه الآن بالصميم
    Bence bunun nedenlerinden biri efektif altruist olmanın Sisifos sorunu olarak adlandırdığım durumun üstesinden gelmeye yardımcı olması. TED ما أسميه "مشكلة سيزيف" هذا هو سيزيف كما صور لنا من قبل تيتيان ، مدان من قبل الآلهة ليدفع صخرة كبيرة
    Çünkü benim "büyük imaj" olarak adlandırdığım şeyin dışında var olan bir insan üretimi yok. TED لأنه لا يوجد إنتاج للإنسان. الذي يوجد خارج ما أسميه "الصورة الكبيرة."
    Ya da iade etmek yerine benim "yeşil dönüşüm" olarak adlandırdığım şeyi yapsalar? TED ماذا لو، بدلاً من الإعادة يمكنهم فعل ما أسميه "الدور الأخضر"؟
    Birincisi, bana göre, “henüz ulaşan düşünceler” olarak adlandırdığım fikirlerdir. TED ،الأول، في رأيي "هو ما أسميه "الأفكار الواردة
    Değil mi? Ve de benim spinternet olarak adlandırdığım TED صحيح؟ وأنهم يقومون ببناء ما أسميه ب"محور الإنترنت" spinternet.
    Ve yaşamanının hayatta kalma seviyesi, yaşamanın başarı seviyesi olarak adlandırdığım şeyle yaşamanın önem seviyesi arasında fark olduğunu düşünüyorum. bunu idrak ediyor musunuz, Yeryüzünde ne için varım? TED أعتقد أن هذا هو الفرق بين ما أسميه مستوى البقاء على قيد الحياة، مستوى النجاح في الحياة وإرتفاع مستوى المعيشة، هل تعرفون، لماذا أنا هنا؟
    Bu, "yaşamda iyi değilim" yüzü olarak adlandırdığım yüzdür. TED هذا ما أسميه وجه "أنا لست جيداً في الحياة"
    Bu özelliklere bakarsanız şefkat bağlamında, şefkatin bilişsel ve duygusal bileşenleri -- insanları anlamak ve onlarla empati kurmak -- hepimizin içinde olan benim aşırı kendine-saplantı olarak adlandırdığım olguya iniyor, sonuç olarak da tevazu için gerekli koşulları yaratıyor. TED و إذا نظرتم إلى هذه المميزات في سياق الشفقة، نجد إن المكونات الإدراكية والعاطفية للشفقة.. فهم الناس و التعاطف معهم.. تكبح و تلطف ما أسميه الهاجس الذاتي المفرط الموجود في أنفسنا.. و بذلك تخلق الشروط اللازمة للتواضع.
    iklim değişikliğinden tutun da krizde olan karmaşa ortamlarına, iklim değişikliğinden halkın sağlık durumuna benim 'tür sorunu' olarak adlandırdığım her şeyi ıskalıyorduk. Çünkü bir tür olarak, onlar bizi batırabilirler TED بدءًا من مناطق الصراع مرورًا بتغير المناخ انتهاءً إلى جميع أنواع القضايا حول الأزمات في مجال الصحة العامة، كنا نفتقد ما أسميه قضايا على مستوى الأنواع، لأنها كنوع، بإمكانها في الواقع أن تتسبب في غرقِنا.
    Huzurlarınızda benim yeni kapitalizm olarak adlandırdığım yeni bir tür ekonomi ve politika fikri. TED لهذا هناك فكرة لهذا النوع من الاقتصاديات “مفهوم جديد من السياسة" والتي أدعوها "رأسمالية جديدة"
    Ve bu, benim "aksayan yönetim" olarak adlandırdığım fenomendir çünkü o zamanlarda Almanya'ya geldiğimde ve burada Berlin'de, Villa Borsig'de bu küçük STK'yı kurduğumda bize şöyle dediler: "Alman ihracatçılarımızın rüşvet vermelerini engelleyemezsiniz çünkü kontratlarımızı kaybederiz. TED و هذه هي الظاهرة التي أدعوها الحكم الفاشل, لأنني عندما أتيت حينها إلى ألمانيا و أطلقت تلك المنظمة الغير حكومية الصغيرة هنا في برلين في فيلا بورسيج أخبرونا, أنه لا يمكنكم منع المصدرين الألمان من الرشوة, لأننا بذلك سنخسر عقودنا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more